belkide empatilerin en olması gerekenidir.kendini topragın altında curumekte olan birinin yerine koymak yasayan birinin yerine koymak gibi degildir,daha zordur.cunku dusuneceklerin hayal gucunle ve yasadıklarınla sınırlı kalır,gercegi tahmin etmekte gucluk cekersin.ama eger ki topraktaki senin en yakınlarından biriyse,beraber eglendiğiniz,kahkahalarla guldugunuz,cay içtiğiniz,sohbet ettiğiniz biriyse ve olanlara henuz inanmaya basladıysanız,kefene sarılısını,topraga verilişini gorduyseniz işte o zaman daha kolay ve daha can acıtıcıdır.
yapılamayacağını düşündüğüm ya da beceremediğim empati, fazla empatik biri değilim kabul ediyorum ve fakat ölüme inansada insan konduramaz kendine empatiyi bu yüzden kuramaz, kurmak istemez, sınırlı beyini buna yetecek kudrette değildir zaten, kendinizi annenizin yerine koyup bu kadınada yazık evi toparlayayım bi gün diye düşünebilirsiniz, sevgilinizin yerine koyduğunuzda onu terk edemezsiniz,
peki bi ölünün yerine koyun kendinizi nelerden vazgeçebilirsiniz, hiç bişeyden vazgeçemezsiniz ölünün yerine koyabilmek mümkün olsaydı cinayetler işlenebilir miydi acaba...
Yapmakta fayda vardır.Hiçlikle varlığın arasındaki farkı algılamada önemlidir.Hayata bakışınızı değiştirmesi muhtemeldir.Tasavvufta tefekkürül-mevt diye tanımlanır.Nefsin kötülüklerden temizlenmesi adına öenm taşıyan bir eylemdir.
hayatını bir gün muhakkak öleceği gerceğiyle planlamak, hiç ölmeyecek gibi yaşamak şeklinde düşünüldüğünde, tıpkı gazanfer özcan üstadın söylediği gibi '' amacımız hatırlanmak değil, unutulmamak'' düsturuyla hareket edilmesi halinde vazgeçilemez eylem. Herşeyde olduğu gibi sınırları zorlamadan. (bkz: Yürüyen Ceset Sendromu) durumunu yaşamadan.