bir ara kafayı yemeye sebep karakterdi. neyse ki öldürdüm onu;
-olric sen kimsin?
+ben sizin kafanızda yarattığınız, aslında olmayan biriyim efendimiz.
-bana deli muamelesi yapma olric.
+ben birşey yapmıyorum efendim. siz yarattınız beni.
-bana deli muamelesi yapıyorsun hala.
+hayır efendim. nefes alırsınız, dışarı çıkalım mı?
-seni görecekler mi?
+hayır efendim.
-üzüyorsun beni olric.
+kıyamam sana ben oyyy. pardon efendimiz içinizde ki feminen duyguya hakim olamadınız bir an.
not: aramızdaki son konuşmamız buydu. helvasını afiyetle yedim ama.
bir kaç zaman önce çoğu kimsenin ağzına sakız olmuş olan roman karakterimizdir, kendisini çok severiz ayrıca turgut özben' in de hayali dostudur ve turgut yapacaklarını olric ile kararlaştırmaktadır.
- Olric, bana edilgen bir kelime söyler misin?
- Emin misiniz?
- Evet Olric. Hem de en yakıcı olanını söyle!
- 'Silinmek' efendimiz. Yeterince edilgen mi?
- Fazlasıyla edilgen...
kitapla alakası olmayan uydurma sözlerle incitilen karakterdir. incitilen yazarın iç sesidir.
bu konuda ekşi sözlükte açılmış bulunan "internette oğuz atay'a izafe edilen korkunç sözler" başlığının okunmasını oldukça yararlı buluyorum. o başlığı açan ve ısrarla tespitlerine devam eden arkadaşı tanımıyorum ama ona ulaşabilmek, ona şöyle sıkıca bir sarılabilmek isterdim. ne güzel insanmışsın sen.
bütün bu saçmalıkları uydurma cüretini gösteren ........ varlıklarla, aynı havayı soluduğumu bilmek bile beni rahatsız ediyor. "Onlar"a ne diyeceğimi bilemiyorum.
işbu entrynin üst kısımlarında da rahatlıkla görebilirsiniz onları.
Ondan sonra hayat,
kaldığı yerden devam eder mi Olric?
Evet efendimiz,hayat devam eder ama...
Ama ne Olric ne?
Siz bıraktığı yerde kalırsınız efendimiz..
--spoiler--
Allah'ım ben ne yaptım! Bu güne kadar söylediğim her sözü geri alıyorum. Konuşmayı da bir unutabilsem. Yeni bir dünya var, anlıyor musun Olric? Her şeyi geride bırakmak gerekiyor. Bir sabah kalkacaksın, arkana bakmadan... Hürriyet kötü bir kavram Olric. Öyle, anlattıkları gibi özlenecek bir ortam değil. Bu hürriyet, kulağıma kötü şeyler fısıldıyor Olric. Duymak istemiyorum. Hayır, çalışacağım önce araştıracağım. Bütün gücümü bu araştırmaya vereceğim. Bitkinlikten, hürriyeti düşünemeyecek duruma gelinceye kadar çalışacağım. Yeter bu miskinlik! Demek aylardır ölüyormuşum ben. Peki bu nasıl iş Olric?
--spoiler--
berna moran'ın "türk romanına eleştirel bir bakış" kitabının ikinci cildinde hakkında şöyle uzun bir dipnot düştüğü roman karakteri:
--spoiler--
kimdir okurun merakını gıcıklayan bu garip adlı adam ? romanın daha ilk sayfasında, anlatıcı, Selim'in Turgut'a yazdığı mektuptan söz ederken "o zamanlar daha olric yoktu." demiş ve ileride belireceğini ima etmişti. Gerçekten de olric ilk genelev sahnesinin yer aldığı bölümde belirir Turgut'un kafasında. niye bir türk edı değil de olric ? bazı tahminler yürütülebilir olsa olsa. bir ad olarak charles dickens'in "büyük umutlar" romanındaki karakterlerden biri olan kötü ve sevimsiz "orlic" geliyor insanın aklına. iki ad arasındaki benzeyiş çok açık ve orlic'in büyük umutlar'ın kahramanı pip'in kötü yanlarını temsil eden öteki beni olduğu söylenir. tutunamayanlar'daki olric de turgut'un öteki ben'ini temsil ediyor ama kötü yönünü değil kuşkusuz. Tutgut'a "efendimiz" diye seslenen akıllı ve sadık bir uşak gibi davranıyor ve bir yandan da hamlet'i çocukken kaç kez omuzlarında taşımış soytarı "yorick" ile çağrışımlar uyandırıyor. romanda kendine turgutluğu yakıştıran Turgut'un uşağının da yorick değilse bile olric olması uygun görülmüştü belki de. kesin olan bir şey varsa turgut olric ikilisinin edebiyat tarihinde don kişot-sancho pancho ikilisi gibi bir çift oluşturdukları. okumuş iyi niyetli ama hayal dünyasında yaşayan don kişot ile cahil ama gerçekçi sanço pança ikilisi bu temanın anketipi sayılır. biliyoruz ki fielding'in tom jones ve partaidge çifti, charles dickens'in picwick ve uşağı sam wellers çifti, connan doyle'nin sherlock holmes ve dr. watson çifti vb. bu ikili temasının çeşitlemeleridir. atay ın turgut ile olric i bu bağlamda düşündüğü çok açık, çünkü bu bağı turgut ile konuşurken olric kendi kuruyor: "don kişot büyük bir soyluydu efendimiz. kendisine büyük saygım vardır. onun gibi birine hizmet etmekten şeref duyardım" (s.379). atay'ın bu ikili geleneğini biraz değiştirerek uşağı, (turgut'un iç çatışmalarını diyaloğa dönüştürme imkanını sağlamak için) efendisinin yalnız kafasında yaşayan bir karakter olarak kullanması ilginç bir yöntem.
--spoiler-- (s.286)
popüler şeyler daima gelip geçicidir, klasikler değerini hiç bir zaman yitirmez. Olric'in içinde bulunduğu kitap ta klasiklerdendir efenim. ancak Olric'in son zamanlarda içinde bulunduğu durum hoş gözükmüyor.