yanılmıyorsam 1998 yılının son günleriydi. aldığımız diğer muhabbet kuşları gibi, çok severdim onu da. tam okula gitmeye hazırlanıyordum. evde yalnızdım. biraz ilgileneyim dedim. çıkardım kafesinden, odanın içinde biraz uçtu. halıya indi, kendini zorlayarak, kanepenin altına doğru yürümeye başladı, eğildim kanepenin altına, tekrar halının üstüne koydum. yine kanepenin altına doğru, bu sefer daha çok zorlanarak gitmeye başladı. çocukluğun da verdiği korkuyla alıp kafesin içine koydum. o anda, son kez çırpındı ve kafesin içine ters bir biçimde düştü. çok üzülmüştüm. o günden beri, ne zaman kaldırımda bulduğu küçük ekmek parçasını yemeye çalışan bir kuş görsem, hemen kaldırımdan uzaklaşırım, rahatını bozmamak adına.