olmak

    1.
  1. 1.Meydana gelmek,varlık kazanmak, vuku bulmak.
    2.Gerçekleşmek veya yapılmak.
    3.Bir görev,makam,san veya nitelik kazanmak.
    4.Bir şeyi elde etmek,edinmek.
    5.Bir durumdan başka bir duruma geçmek.
    6.Herhangi bir durumda bulunmak.
    7.Uygun düşmek,yerinde görülmek.
    8.Yetişmek,olgunlaşmak.
    9.Hazırlanmak,hazır duruma gelmek.
    10.Bulunmak.
    11.Geçmek,tamamlanmak.
    12.Sürdürmek,yürütmek.
    13.Bir kuruluşla,örgütle ilgili bulunmak,mensup olmak.
    14.Yaklaşmak,gelip çatmak.
    15.Bir şey,birinin mülkiyetine geçmek.
    16.Ek fiilin geniş zamanı olan -dır (-dir) anlamında kullanılan bir söz.
    17.(nsz),teklifsiz konuşmada Sarhoş olmak.
    18.(-e) Uymak,tam gelmek.
    19.(-den) Yitirmek,elinden kaçırmak.
    20.(-den) Bir yerde doğmuş,yaşamış olmak.
    21.(-e) Bir olayla karşılaşmak,başına kötü bir şey gelmek:
    22.(-e) Yol açmak.
    23.Bir isim veya sıfatın belirttiği durumu almak.
    24.(yardımcı fiil) Sıfat-fiil eki almış kelimelerle birlikte başlama,bitirme vb. bildiren fiilleri oluşturur.
    25.(yardımcı fiil) Hastalığa yakalanmak,tutulmak.*
    6 ...
  2. 20.
  3. mesele olmak yada olmamak . buda meselenin bir bölümü.
    5 ...
  4. 5.
  5. yaşar kurt şiiri. göndermeler albümünün kapağında da vardı bu şiir.

    Olmak
    Ya da olmus gibi gostermek herseyi
    Bir renkli gozluk cami gibi ince
    Siyahin en korkuncu kadar kustah
    Sanirim ayrilik kadar acidir tekrar gorusmek
    Yeniden ayrilacagini bilerek
    Ancak sayilabilecek kadar cok zaman var
    Konusacak hicbir sey kalmayincaya dek
    Güne düsmüs yarasalar gibi
    Aptal ve saskin bir halde bakismak
    Olmasini istemek
    Keske olsaydi demekten
    Baska care kalmamis
    4 ...
  6. 14.
  7. 9.
  8. 1-olgunlaşmak: sen oldun düş:)
    2-meydana gelmek: sen nerden oldun yaaa?
    3-hale gelmek: sen böyle değildin sonradan oldun...
    hazır hale gelmek: yemek olduuu..
    4-razı olmak anlamındadır: olllddduuuu!...
    2 ...
  9. 8.
  10. çok mühimdir çok. tastamam gibidir misal; olursa tamam olur, olmazsa tas alimallah.
    (bkz: olmayinca olmuyor)
    2 ...
  11. 6.
  12. 4.
  13. bir olgunun ya da bir eylemin soyut ya da somut değerlerin meydana gelmesi.
    2 ...
  14. 2.
  15. 11.
  16. Büyük çizgileriyle tanıyorum umutsuzluğu. Kanadı yok
    umutsuzluğun, akşam vakti deniz kıyısında bir taraçada,
    toplanmış bir sofrada kalayım demiyor. Umutsuzluk bu, o bir
    sürü olayların dönüşü değil bu, tıpkı akşam karanlığında bir
    karıktan öbürüne giden tohumlar gibi. Bir taşın üstündeki
    yosun ya da su bardağı değil o. Kardan elenmiş bir gemi o, ya
    da düşen kuşlara benzetebilirsiniz, ama kanlarının en küçük
    bir kalınlığı yok. Büyük çizgileriyle tanıyorum umutsuzluğu.
    Başa takılan süslerle çevrilmiş küçük bir şey o. Umutsuzluk o.
    Kopçası bulunamayan inci gerdanlık, bir ipe gelmez, böyle bir
    şey işte umutsuzluk. Gerisinden, ondan hiç söz etmeyelim.
    Başlamışsak bitiremeyiz umutsuzluğu. Saat dört sularında
    avizeden umutsuzlanırım ben, gece yarısına doğru da
    yelpazeden umudumu keserim, tutukluların cigaralarından
    umutsuzlanırım. Büyük çizgileriyle tanıyorum umutsuzluğu.
    Yüreği yoktur umutsuzluğun, el umutsuzlukta hep soluk
    soluğa kalır, umutsuzlukta kalır öyle aynalar, bize asla ölüp
    ölmediklerini söyleyemezler. Beni büyüleyen umutsuzluğu
    gördüm ben. Yıldızların türkü söyledikleri vakit gökyüzünde
    uçan bu mavi sineği seviyorum. Şaşılacak, o uzun dolu
    tanelerine benzeyen umutsuzluğu, o kendini beğenmiş o öfke
    küpü umutsuzluğu büyük çizgileriyle tanıyorum. Her gün
    herkesler gibi kalkıyorum, kollarımı çiçekli bir kâğıda
    uzatıyorum, hiçbir şeycikler hatırlamıyorum, ama hep
    umutsuzluğun yardımıyla o geceden koparılmış güzelim
    ağaçları görüyorum. Odanın havası davul tokmakları gibi
    güzel. Zaman içinde zaman bu. Büyük çizgileriyle tanıyorum
    umutsuzluğu. Bana bir sırık uzatan perdenin rüzgârı gibi o.
    Böylesi bir umutsuzluk akla gelir mi! Yangın var! Ah yine
    geliyorlar... imdat! işte merdivenlere düştüler... Ve o gazete
    ilanları, o kanal boyunca ışıklı reklamlar. Kum yığını, git, pis
    kum yığını! Büyük çizgileriyle önemli değil umutsuzluk. Bir
    orman yapmaya giden angarya ağaçlar, bir gün daha yapmaya
    giden bir yıldız angaryası, ömrümü uzatan bir angarya günleri
    daha.
    André BRETON
    2 ...
© 2025 uludağ sözlük