her dört sene de bir yaşanan durumdur. olimpiyatlar sırasında ve sonrasında bir süre başarızlığın nedenleri konuşulur , altyapı eksikliğinden , sporculara değer verilmediğinden bahsedilir ve sonra herşey unutulur.
sebebi klişeleşmiş türkiye sendromu ile ilgili açıklanacak durumdur.
olimpiyatlarda da türkiye'de her yerde olduğu gibi aşırı torpil döner.
mesela boks elemelerinde, iyi, madalya alabilecek boksörlerimizi rusya'ya vs. yollarlar, bizimkiler dayak yer gelirler o herifler karşısında.
fakat eğer amcaoğluysanız, biraderin velediyseniz, azerilerle vs. eleme yaparsınız, kolayca atlar ve olimpiyatlara gidersiniz. her yerde de hakkıyla olimpiyatlara gitti bu gururu yaşadı gibi laflar söylenir size. sonra yerdeyken hakemin sayma sayılarını niye saydığını düşünürsünüz...
2 ay geçer, torpile o kadar fazlasıyla alışıldığı için tüm bunlar unutulur.
(bkz: unutkan bir millet olmak)
spor basını dahi olimpiyatlara önem vermezse, halk olimpiyatları güreşten ibaret sanarsa unutmamak için bir sebep var mı?
sporu futboldan ibaret sanan turkiyedir. ama ne hikmetse futbolda ki basarisizligi da cabucak unutulur. demek ki turk insaninin unutkanliginin, gunu kurtarma mantalitesinin bir sonucudur.
herşeyi unutan türkiye ve türk halkı için gayet normal olun durumdur. neleri unutmadı ki bu ülke, susurluk kazası, askerlerin başına geçirilen çuval, şehitlere kelle denmesi, büyük istanbul depreminin her an yaklaşıyor olması gerçeği gibi.
bir olimpiyatlardan diğerine kadar ''spor için ne yapmalı, bu gençler nasıl motive edilmeli, olimpik havuz mu eksik, sahalar ne durumda, ne yapmalı'' diye düşünmeyen, her seferinde ''3 tarafımız denizle çevrili yüzücü çıkmıyor yeaa'', ''75 milyonluk ülkeyiz madalya yok!!!'' diye çığrınan ülkedir.