Adını antik yunan'da insanların tanrıları eğlendirmek ve onların rızasını kazanmak düşüncesiyle olympia'da düzenlemeye başladığı müsabakalardan almış bir sözcüktür.
bütün spor dallarını içerisinde olduğu ve her dört yılda bir değişik bir ülkede yapılan uluslararası spor yarışmalarıdır.
günümüzde yukarıda tanımını verdiğim gibi olimpiyatlar denilince akıllara yalnızca 4 senede bir dünyanın dört bir yanından gelen sporcuların, çeşitli spor müsabakalarında karşı karşıya geldiği spor etkinlikleri gelir ancak olimpiyatların ortaya çıkışına bakıldığında, olimpiyatların aslında helenlerin 4 senede bir kutladığı milli bayramlar olduğu görülür.
bu bayramlar yalnızca spor müsabakalarını değil, helenlerin milli kutlamalarını, oyunlarını da içerirdi ve bu günler adeta bir karnaval şeklinde geçerdi.
2012 Londra Olimpiyatları kapanış seramonisini izliyorum.
Önce Bohemian Rhapsody'nin giriş kısmı çalınıyor, sonra tüm stad Imagine'ı söylüyor çocuk korosuyla beraber. Ardından Georger Michael ve Elton John sahnede. Mr. Bean, James Bond falan geliyor. Büyük büyük ekranlar geliyor sahneye, ekranlarda Freddie Mercury beliriyor, tüm stada eeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeoooooooooooo çektiriyor. Paul Mchartney, Brian May sahne alıyor. Yani özetle, sahnede bulunan her öğe, ingilizlerin dünyaya armağanı.
Düşünüyorum, 2020'yi alsaydık ne olurdu? Ulan bizim dünyaya kültürel ne katkımız var? Mehter Marşı'nı bi çalardık, bitti. Lan dünyaya kültürel zenginlikler kazandırmadan başvurmayalım böyle küresel organizasyonlara. Valla rezil etcez kendimizi
sahiplenme teşebbüsünde bulunduğumuz ve rezil olduğumuz organizasyon!
--spoiler--
başbakan erdoğanın 2020 olimpiyatlarıyla ilgili verdiği demeçlerin ardından spor bakanı suat kılıçın
antalyadaki olimpos dağı, olimpiyatlara adını veren dağ. olimpiyat meşalesini doğduğu topraklara götürmek gerek
açıklaması, yunan basınından büyük tepki topladı.
--spoiler--
--spoiler--
"lütfen türkler'in ne içtiğini söyleyin''
--spoiler--
diğer organizasyonlar neyse de olimpiyatlarda kıta kontenjan kıstası biraz olmuyor gibi ne bileyim. elbette her yerden katılım olsun güçsüz ve küçük ülkeler de yer bulabilsin diye yapılıyor. bu anlaşılır bir şey. ama olimpiyatları diğerlerinden ayıran gezegenli olma bilinci. sadece bu olmalı. kıtaymış ön elemeymiş geçelim bunları. olimpiyat bu. her ülke her branştan katılsın. en fazla 5.000 sporcu farkeder. 10.000 değilde 15.000 olur. süre de 1 hafta uzar. bi düşün derim olimpiyat bey.
sonunda geri sayım biten ve heyecandan yerimde duramama neden olan organizasyon. bu organizasyonun en çok sevdiğim yönü "birleştirici" yönüdür. ha tüm dünya "lay lay lom kol kola" demiyorum ama en azından ülkemizde abartılı şekilde görülen (örnek futbol) bir x tarafına karşılık hemen y'yi savunup laf dalaşına başlatıcı pek bir olayı yok. rafine spor ve sporcu hikayeleri...
4 yılda bir yapılan Dünyanın en büyük spor organizasyonu. ilk düzenlendiği tarih 1886 yılıdır ve ilk olarak Yunanistan da düzenlenmiştir. Her geçen olimpiyat daha öncesinden daha görkemli ve güzel hale gelmektedir. Bu sene Londra'da düzenlenecektir. Bu sene Türkiye 118 sporcu ile katılacaktır.
ilkel çağ'da antik yunan'da uğruna taraflar aralarındaki savaşları durdururlarmış. gelişen dünyanın modern insanı ise; savaşlar için bu organizasyonu erteliyor. birinci dünya savaş'ında 1, ikinci dünya savaşı'nda; 2 kez ertelenmesi, bu hazin duruma örneklik teşkil etmektedir.
1936 yılında hitler ve nazi sansürü nedeni ile yapılamamıştır. almanlar bu durumu unutturmak için 72 yılında bir kez daha düzenleme hakkına erişmişlerdir. bu kez de israil'de tutuk alınan arkadaşlarını kurtarma ve protesto amacı ile israil sporcuları esir alan, filistinli teröristlerin saldırılarına maruz kalmıştır.
Barış ve kardeşlik duygularını aşılamasından ötürü dünyanın en önemli spor olayıdır..'Olimpiyat oyunları'nın birbirine geçen beş halkası, beş kıtanın birbiri ile kenetlenmesini ifade ederken, sporcuların da sportmence kazanma uğrunda birleştiği muhteşem bir tablodur..