''zaman yalnızca armutları olgunlaştırır'' sözünü kim dedi bilmiyorum ama söyleyen kişi armut kadar lezzetli bir cümle kurabilseymiş keşke.
okudum, zaman geçti daha çok okudum.
zaman geçti hararetli tartışmalardan; kendimi haklı çıkarma, son sözü duyurma çabalarından arındım. susmayı - dinlemeyi öğrendim,
23, 24, 25 oldu.
büyüdüm..
olgunlaştım...
komiklik olsun diye basitleşen insanlara sinirlenmek, onları aşağılamak yerine olan biteni tebessümle karşılamayı öğrendim.
her doğrunun aslında her yerde söylenmesinin nezaketsizlik olduğunu, teşbihin vazgeçilmezliğini,
kendimden yaşça büyük ve saygın insanlarla tanıştırıldığımda ''memnun oldum'' denmeyeceğini
görgüyü, saygıyı, bilgiyi öğrendim.
hatta ''öğrendim'', ''biliyorum'' demenin bile ayıp olduğu kibirli cümleler için özür dilemem gerektiğini de öğrendim.
öğrenmek olgunlaşmayı doğurur.
ve olgunlaşmak doğadaki tüm canlıların ortak özelliği, meyveye indirgenip küçümsenecek kadar doğal bir hadise değil.
insan nefes aldığı ve sürekli birşeyler öğrendiği için hiçbizaman olgunlaşmaz. hayatımın son nefesine kadar olgunlaşamayız. yaşadığımız olaylar, okuduğumuz kitaplar, gittiğimiz filimler ve kendiğmizi eğitmek açısından yaptığımız herşey olgunlaşmak adına attığımız adımlardır. hal ve hareketlerine bakarak oturmasını kalkmasını nerde ne konuşmasını bilen bir insana da olgun demek tartışılır. bu birazda ahlakla edeple alakalıdır. olması gereken bir durumdur. düşünce ve kafa yapısı bakımında öğrenmeye açık ileri görüşlü olan insanda olgunlaşabilen insandır.hayattan birşeyler almasını bilir. en az kayıplarla başına gelecek her olaydan sağ çıkmasını bilir.
iki anlamı vardır.
1. acı tatlı yaşanılan, çevrede gözlemlenen ve duyduğunuz olayların bireye katkıda bulunması sonucu akıl büyümesidir.
2. çocukluk arkadaşınız o küçük kızın artık ergen olmasıdır.
Hemen hemen her şeye anlayışla yaklaşmak, kabullenmek, kolay sinirlenmeme durumu, hayatı sadeleştirmek, bunu daha önce yapmamış olmaktan da üzüntü duymadan şu anki halinizden büyük keyif almak, büyük değişim aslında.
Fazlası zarardır, gençliğinizi götürür, depresyona sokar. Olgunlaşırsanız, akranlarınızla uyum sağlayamaz, yaşınızın üstünde bir performans sergilersiniz, kendinize yazık edersiniz.
Bir yerde okumuştum: Mutluluğu insanlarda aramak yerine, benliğimizde bulmakmış.
Biraz kabulleniş, biraz affetmek, ısrar etmemek. Durulmak. Durgunlaşmak. Olana şükür etmek. Olmayanda bin hayr görmekmiş.
eski insanların yaş olarak neslimizden daha olgun kişiler olduğunu düşündüm. bu insanlar iyisiyle kötüsüyle her şeyi erkenden, çocuk yaşta yaşamış, elde ettikleri ve kaybettikleri şeyleri erkenden kaybetmişler.
yaşla değil yaşanmışlıklarla olgunlaşırız.
velhasıl, bir şeyleri erkenden elde edip yaşama şansımız azaldı, imkanlarımız eskiye kıyasla daha kısıtlı. günümüz toplumunda erken evlilik düşüncesi büyük oranda azaldı.
dolayısıyla daha yaşamamış ve de muhtemelen yaşayamayacak bir neslin mensuplarıyız. hala çocuk olmamız da bu yüzdendir. yoksa benim yaşımda insanın burda goygoy yapmasını anlamı nedir. hayatımızı bizden çalan herkesin geleceğini s*keyim.