"buse 22 yaşındaydı, ben de 48. ülkemizde bir erkeğin ortalama ömrü 75,3, bir kadının ise 80,8 yılmış. buse’ye verecek 27,3 yıllık bir ömrüm kalmıştı ve bunun 7 ayını vermiştim. ne buse’ye sunacak servetim ne de o’nun karşı koyamayacağı bir yakışıklılığım vardı. devletin bir kurumunda emekliliğini bekleyen sıradan bir devlet memurundan ötesi değildim. kimselerin hoş karşılamadığı bir ilişkimiz olsa da en azından ikimiz de neyin ne olduğunu biliyorduk. ben hiç evlenmemiştim. bir kız arkadaşım oldu bugüne kadar. bir kişiyi de buse’ye kadar sevdiğimi düşündüm. genç kızları kullanıp onların hayallerini çalacak insanlardan değildim. aksine belki de benim emeklilik hayallerim çalınıyordu da kimseler bilmiyordu. artık sessiz sedasız yaşamıma ve emeklilik hayallerime devam ederken birden buse girmişti hayatıma. tam otobüs beklemekten sıkılıp yaktığınız sigaranın çakmağını cebinize bile koymadan gelen otobüs gibiydi."
olgun erkek kavramı gerçekten çok tartışılması gereken bir kelimedir. olgun deyince yaşı ilerlemiş erkek anlayan var, yaşına uygun davranan erkek anlayan var yada böyle hep ciddi hayata karşı olan erkek anlayan var. onun için öncelikle dil bilimcilerden şu kelimenin gerçek anlamını rica ediyorum. kızlarında olgun erkeklerden hoşlanma nedeni erkeklerden önce olgunlaşmaları sanırım. ergenliğe bile bizden önce giriyorlar. haliyle kendilerini anlayacağını düşündükleri için onlara meyil ediyorlar.
ilişkide nasıl davranması gerektiğini bilmeyen, henüz kafasında bir şeyleri oturtamamış bir erkek yerine, kadınları tanıyan, onların ruhundan anlayan biriyle olmanın rahatlığını farketmiştir.
olgunum - dolgunum. işsizim. dediklerinize göre penis boyunun - eninin de bir önemi yokmuş. bok gibi param var. niye olmuyor açıklayın. zekalıyım da ayrıca.
olgunluk yaş bakımındansa pek uygun görmüyorum. ornek verecek olucaksak 20 yaşındaki kızla 30 yasındakı adam aynı dusunemez hayata bakıs acıları daha farklıdır.