kolay etkilenen bir insansanız ilk izlediğinizde aklınızda o felsefi cümleler kalmayan film. aklınızda sadece hayvanca alınmış bir intikam kalıyor. "bu sanat mı lan?", "bunu çekenin de, akıl edenin de ta doğuranlarını .." diyebiliyorsunuz.
ama filmde sinema adına çok güzel sahneler, çok etkileyici cümleler var. dae su ohun tepkisizliği, hayata olan açlığının yanında aynı zamanda hayattan tiksinmesi bunlardan birkaçı. özellikle ahtapotu lönk diye yemesi mide kaldırabilir.
filmin sonlarında ezeli düşmanına nefret kusması, anında fikir değiştirip ayaklarına kapanması çok sağlam bir oyunculuk örneği. sanki gerçekten kriz geçiriyor.
birçok film otoritesinin ve benim büyük beğenimi kazanan japon yapımı film. kaliteli bir senaryo ve sağlam soundtrack lere sahip. flmin sonunda ki ensest intikam insanın tüylerini diken diken ediyor. başrolde ki bayan da çok tatlı. izlenmesi gereken filmlerden biri.
hiçbir fikrim olmadan "ben bunu izlemem" gibi bir önyargıyla zorla başına oturtulup izlediğim filmdir ve hiç pişman değilim. ben ki "aşk var mı bunun içinde" diye dalga geçtiğim filmden şaşkınlıktan oraya buraya boş gözlerle bakarak kalkar buldum kendimi.böyle kurgu, böyle oyunculuk.. gerçekten çok iyiydi.
--spoiler--
enseste göz kırpan bir tarafı var hatta rahatsız edecek boyutta ama öyle bir yerden yakalıyor ki insanı, kuracak cümle kalmıyor.. -bazen ufak hatalar ağır bedeller ödememize neden olur- ama ama bu kadarı da olamaz, en azından olmamalı diyor insan kendince..
hipnoz hakkında bilginiz olmasa bile deli gibi araştırma isteği uyandırıyor. ama o durumda bile -isteğin- ne denli mühim olduğu da ortaya çıkıyor.
ve son olarak aklımdan çıkmayan cümle, kulaklarımda çınlayan, korkunç rahatsız edici cümle; biz her şeye rağmen birbirimizi sevebilmeyi başardık, bakalım siz de bunu yapabilecek misiniz.
--spoiler--
filmi izlemeden önce bu ne acaba diye sahneleri hızlı hızlı geçerken yine bir dövüş ağırlıklı uzakdoğu filmi olduğunu sandım.tam izlemekten vazgeçerken içime aniden vahiyle filmi izlemeye karar verdim.*
film bittiğimde kendimi sandalyeyi tekmelerken, allahım bu ne, bu nasıl bir düşünce tarzı, nasıl bir intikam, nasıl bir kurgu diye söylenirken buldum.
--spoiler--
esas oğlanın filmin sonlarında dilini kesme sahnesinde verilmek istenen mesaj, yine bu sahneden bir sahne sonra intikam içinde intikam alma, filmin ortasında hiçbir anlam ifade etmeyen "ister kum tanesi olsun ister kaya, ikisi de aynı şekilde batar suya" cümlesinin tam bu noktalarda insanın beynine ok gibi saplanması ve daha niceleri...hepsi mükemmeldi.kesinlikle izlenmesi gereken ve izledikten sonra da hakkında uzun uzun düşünülmesi gereken bir film. bu filmde ensestten çok dil kesme sahnesi üzerine yoğunlaşılırsa bence çok daha fazla faydalı olabilir.
--spoiler--
tüm şiddetinin altında, esasında bakılması gereken yeri öyle güzel göstermiş ki yönetmen, sadist-ensest her muameleye gelen korelinin ağzından: biz her şeyi bildiğimiz halde birbirimizi sevdik. siz bunu yapabilir misiniz?
sevgi dediğinin en ulvi değer olduğunda hemfikir olduğumuz ortadaysa, bunun için de en zorlu, korkunç savaşımlar verilmelidirde de beraberiz o vakit. alışılagelmiş "sevgi için" yapılan fedakarlıkların, hayatın hiç ehemmiyetsiz alanlarından feragat etmek gibi gülünç örnekler olması, elbette birçoğu için "ay zaten sapık bu koreliler. adamlar kedi, köpek yiyo" temelli sığ kritiklere gebebiyet oluşturur(ahaha ne kelime oyunudur bu tanrım. gebebiyet: gebe bırakmak, sebep olmak manasında). bu yorum ensesti salık verdiğim sonucunu çıkartmasın, ki bildik tavrımı yineliyim bu judgement mevzuunda: ben her türlü ahlaki hüküm vermeye karşı çıkarım. yani bendeniz ensest kısmından ziyade, böylesine korkunç bir fedakarlık gerektirecek sevginin büyüklüğü, ve aslında yorumlamamın biraz da meylettiği tarafı, sapıklığına karşı dehşetli bir ürperti, korku duyarım. bu korkunç dilemmadan yaradana sığınır, ve o nun sefil fedakarlılar peşindeki kullarının arasına sıvışırım. allah düşmanıma vermesin abi. aha da böyle temizlikçi karı ağzıyla konuşturur allahın korelisi; küçük müçük ama, bak dünyanın bi ucundan, göt kadar boyuyla nası tırsıtıyo seni. takdir ettim.
feci spoiler
uzakdoğuluların ne kadar iğrenç insanlar olduğunu bir kez daha anlamama vesile olmuş filmdir.
filmin kurgusu, oyunculuğu, sahne gösterimleri, ve özellikle diyalogları mükemmel.
fakat senaryosunu yazan sapık adam yüzünden izlediğim için kendimden nefret ettim.
ulan hiç abiyle kızkardeşi, baba ile kızı sevişir mi?
ne biçim bir midedir ki sen bunu olması normal bir şeymiş gibi yansıtıyorsun?
üstelik filmin sonundan adamın hipnotize yoluyla hafızasından karşısındaki kişinin kızı olduğunu sildirip onunla zinaya devam etmesi ve bilmediği günahların önemli olmadığını ima etmesi iğrençliklerini bir kez daha gösteriyor.
üstelik filmin kurgusu da bu ensest ilişkiler üzerine yapılmamış. yani bu sapıklıkları çıkardığınızda filmin özü bozulmuyor, ki bu sapıklıklar olmasaydı şu anda kurabildiğim en güzel cümlelerle bu filme methiyeler düzüyor olurdum.
şimdi benim babayla kızın, abiyle kızkardeşin yatmasını eleştirmemi sanattan anlamıyor şeklinde eleştiren sapıklar olursa onlara da allahtan gani gani bela dileyip, haberlerde gördükleri sapıklık olaylarına tepki göstermemelerini rica ediciyim... bitti
Hem aşk, hem intikam hem de mükemmel bir psikoloji filmi!
ilk izlendiğinde asla anlaşılmayan ve zamanla tekrar tekrar izleyip budur dediğim sıradışı bi film..
Müzikleri de ayrıca mükemmel..
son zamanlarda izlediğim en iyi psikolojik gerilim filmi! o kadar zekice çekilmiş bir film ki bir an bile gözünüzü kırpmadan vaktin nasıl geçtiğini anlamadan izliyorsunuz! filmi arkadaş tavsiyesi ile izledim ve dün gece itibariyle arşivimin en güzel filmlerinden birisi oldu!
öyle dehşet veren bir intikam var ki, akıllara zarar!
özellikle filmin sonunda olayı anladığınızda "oha, çüş, yuh, vay a*, ulan yapılır mı be!" vb. tarzında ki nidalarla kendinizden geçip dumurlara uğramış vaziyette anlamsız bir şekilde ekrana bakakalıyorsunuz! evet ben aynen böyle oldum işte! film bitti, cast aşağıdan yukarıya yavaş yavaş akıyor ve ben hala iptal durumdayım!
bu film beni gerçekten fazlasıyla etkiledi; gerek senaryosuyla gerekse müzikleriyle! bundan daha ürkütücü bir intikam olamazdı sanırım! uzun zaman aklımdan çıkmayacak bu film!
kendi evrenini yaratan ender filmlerden biri. korecenin kulağa tuhaf gelen sesletimleri ve * yüzü ilk kez görülen oyuncular izleyeni hikayenin içine çekiyor, daha gerçekçi bir tat bırakıyor. vurucu son insanı yamultuyor, aklı ateşe atılmış plastik bir şişe gibi büzüştürüyor. ve tabii filmi film yapan müzik... izlemek lazım.
bir üçlemenin ikinci filmidir. diğerlerinide izlemek gerekir. lakin oldboy aralarından sıyrılmış muhteşem bir eserdir. chan wook park'ın hayvani yönetmenliği ile uçmuş, yeong wook jo nun müthiş besteleri ile çoşmuştur.