Film'in mükemmel yönetmeni Chan Wook Park hayatı boyunca intikam üzerine öyle bir çalışmış ki bize intikam üzerime mükemmel bir üçleme sunmuştur. En yaratıcı, en ürkütücü intikamlardır. (bkz: sympathy for mr vengeance), oldboy, (bkz: sympathy for lady vengeance)
Fakat oldboy bu üçlemenin en sarsıcı olanıdır. intikam alabilmek için yıllarca beklemiş bir insanın ne kadar ürkütücü olabileceğini göstermiştir. Kelimenin tam anlamıyla 'rahatsız edici'dir. teknik olarak mükemmel bir yapıttır. Kore sinemasının 'masterpiece'sidir. Kurgusu mükemmeldir ve öyle ayrıntılar vardır ki, filmin dikkat çekmeyen karesinden bile zeka fışkırır. bu film bir sanat eseri(!)dir.
--spoiler--
teknik bir detay olarak;
10 saniyelik bir dövüş sahnesinde ortalama 6-7 cut vardır. Dövüş sahnesi çekimi çok zordur. Ama daha zor olanı dövüş sahnesini hiç cut olmadan çekmektir.
Oldboyda uzun bir koridor boyunca geçen 2 dakikalık dövüş sahnesinde hiç cut yoktur. Tek parçadır, ve mükemmel olabilmesi için 7 gün boyunca 2 dakikalık sahne tekrar tekrar çekilmiştir.
--spoiler--
herkesin onu konuştuğu günlerdi, insanlar iki kategoriye ayrılmış izleyenler izlemeyenlere eksik insan muamelesi yapma hakkını kendilerine sonuna kadar bahşetmişlerdi. kimse oldboyu izlemedim deme cesaredi gösteremiyor, buna girişenler de şuh bir kahkahanın eşliğinde yerin dibine sokukluyor, ortamdan dışlanıp kendi haline bırakılıyordu. bir gurup arkadaş bu dışlamaların nasıl bir şey olduğu test etmek, psikoloji ve sosyoloji bilimine katkıda bulunmak için ısrarla bu esrarengiz filmi izlememekte ısrar ediyorduk. bu malum zevattan biri bir gün çıkagelerek "bu tecride daha fazla dayanamayacağını" dillendirdi ve akşam evde projektörü kurup bizi bekleyeceğini dillendirdikten sonra cevaplarımızı beklemeden mekandan ayrıldı. etrafa baktık sessizce, kimsenin az önce gereçekleşen diyaloğu duymadığından emin olarak ilgili zevatın evine doğru yola koyulduk. kapıdan girerken kalp atışlarımızın hızlandığını bugünkü gibi hatırlarım. içeri girdik loş bir ortamda projektör duvara yansıtılmış, mekanizmalar kurulmuş, çay demlenmiş, mısırlar patlatılmış, sanki herşey hazır bizi bekliyormuş gibiydi. oturduk bazılarımızın besmele çektiğini duyduğumu hissettim. film bittiğinde bir yudum dahi çekilmemiş çay bardakları tek bir fiske vurulmamış patlamış mısırlar olduğu yerde duruyordu. yazılar akıp bitene kadar kimse yerinden kıpırdamadı. ve birinin sesini duyduk: "başa alıyorum"
filmin sonu izleyiciyi resmen dövüyor, üzerinden tren geçmiş gibi oluyorsun. film herşeyi ile rahatsız ediyor. bu kadar etkileyici olur. siz siz olun ahını alacağınız adamın kim olduğuna dikkat edin. zira bu intikam değil, başka bir şey.
15 sene bir odaya tek basina kapatılan birinin kendisine bunu ona yapandan aldığı intikamın öyküsü.
edit: kardeşimin uydurması. benden duymuş olmayın ama adam 15 yıl kapatılıyor ya, intikam aldığını sanırken çok pis oyuna getiriliyormuş. zaten adam hayaletmiş, elleri bağlı suyun içerisindeyken de ölmüyormuş, film mutlu sonla bitiyormuş, adam polis kadına aşık oluyormuş, çocuklarına da 15 yıl onu odaya kapatan psikopatın adını veriyorlarmış. psikopat sonrasında çocuğun kirvesi bile olmayı kabul etmiş diyorlar. ben stewienin yalancısıyım. *
sahurda aileye yemek hazırlamak için sahur vaktinin yaklaşmasını beklerken ve o sırada sikindirik yazar bozmalarının absürd başlıklarını okurken, part 8 yükleme tamamlandı uyarısıyla dosyaları rardan çıkarmam bir oldu. sözlükten, deli film hacı izlemezsen gelir götünü keseriz tarzı yaklaşımlar okuyunca hemencecik açtım medya oynatıcımı. baştan bi sıkıldım, asıl ben sizin götünüzü keserim lan gibilerinden tepkisel cümleler kurdum. fakat film ilerledikçe fevri davrandığımı farkettim ve göt kesme planlarımdan vazgeçtim.
film bitip ekran kararınca, bu filmi çekenin de, oynayanın da, piyasaya sürenin de taa... gözlerinden öperim dedim kendi kendime. açık konuşuyorum filmi izlemezseniz gelir götünüzü keserim. benden söylemesi.
sisphos'un hadese düsmesine sebebiyet veren olaydan ilham alan nazari celbime göre tanricilik oynayan bir adam ile haz peşindeki bir adamin düellosu seklinde olan filmdir.
herkesle iyi gecinen kişi rezilin teki bencil bir zatin tekidir. içer sicar her türlü melaneti icra eder ve günün birinde hades olarak varsayabileceğimiz bir yere kapatilir.
15 sene sonra cikar. daha selamin aleyküm aleyküm selam bu kişi intihar etmek üzere olan birisine denk gelir. bu kişi onun hikayesini dinler fakat herkesle iyi gecenin kişi ne yazık ki onu dinlemez ve son darbeyi vurarak ölmesine sebebiyet verir.
garip olan damdan köpeğiyle atlayan kişi bu kişinin derdine deva olacak bir kelam terennüm eder;
'bir hayvandan bile daha kötü olsam bile enim yasamaya hakkım yok mu?'
bircok felsefik ögenin harmanı olan bu filme dövüş filmi olarak bakmak bence dingilliğin daniskasidir.
hipnozlarin kişiye nasil dost ve düsman oldugunu gösteren kulaktan kulağa oynamanin zararlarini izahatini veren bu film nedense bana son birkaç yildir yükselen haber kanallarinin yediği naneleri hatirlatmaktadir. eh bunlarinda sonuclarini görüyoruz zati.
gerceği ögrenmek mi yoksa intikam almayi mi ikilisinden gerceği ögrenmeye calisan bencil bireyin dönüsümüne tanik olacağiniz bu film bana nedense bir insanin kendisini suclu hissetirmenin ne kadar basit oldugunu anımsatmiştir.
vel hasıl-ı kelam izleyin izletin üstüne bir zahmet anlazsaniz anlayan kadar atomlarina ayiriyincaya izleyin.
--spoiler--
vahşiliğin, ensestin, aşkın, cezalandırmanın tavan yaptığı uzak doğu mistizmiyle harmanlanmış muhteşem film. amerikalılar el atarsa yeni bir my sassy girl vakası yaşanabilir. aman diyeyim.
ayrıca gaz verme sahnesinden önce gelen, telefon melodisi olan ve filmin bilimum yerlerinde mırıldanan müzik harikadır.
kendinizi iyi hissetmiyorsanız, mutsuzsanız izlenmemesi gereken filmdir. film bittiğinde ne yapacağınızı şaşırıyorsunuz bir yanlışlık var diye düşünyorsunuz ama yok yanlış anlama şansınız yok.......
filmi izleyen ben dahil odadaki 3 kişinin filmin sonlarına doğru verdiği tepki'' ananı s...'' şeklindeydi.. belki böylesine mükemmel bir film için müstehcen bir yorum yaptım lakin filmi çok ama çok geç izleyen ve kendini acımasızca eleştiren ben için milad anlamını taşımaktadır bu film.. bu filmden sonra her herhangi bir filmin beni uzun bir müddet kesebileceğini sanmamakla birlikte hayatımda izlediğim en müthiş film diyebilirim.. uzak doğu sinemasına uzak olan bana tokat misali çarpmıştır.. mükemmeldir, şiddetle izlenmesi gerekendir..
"gülerken herkes güler seninle,
ağlarken yalnız ağlarsın." *
"bir hayvandan farksız olsam da, benim yaşamaya hakkım yok mu?"
bir de müzikleri yok mu... bu kadar vahşet, ahlaksızlık ve intikam içeren bir filme nasıl bu kadar duygu yüklenir? müzikleri bana amelie nin müziklerini hatırlatıyor... *
yönetmene sevgiler saygılar... uzun zaman sonra yeniden izlemek güzel...
insanı bi hafta yatağa mahkum eden filmdir, psikoloji bırakmaz, çökertir, film bittikten sonra bi kaç dakika tepkisiz tepkisiz yazıların akışını seyredersiniz, kalabalık seyrettinizse sizi biri hemen film lan sadece film kendine gel sözleriyle şoktan kurtarabilir, ancak üç gün mal gibi gezmenize kimse engel olamaz.**
insanın tüylerini diken diken yapan, muhteşem finaliyle gözlerinden iki damla yaş akıtan, "vay amına kokayım! böyle intikam mı olur!" dedirten bir baş yapıt.
çekilmiş, çekilebilecek en iyi intikam filmidir zira intikam filmin her yerindedir, az değil, hep fazlasıyla. kanını dondurur insanın. gerek ayrıntılarıyla, gerek konu bağlamasıyla, gerek finaliyle. hatta kan ve kin bu kadar ön planda yer almasına rağmen birkaç damla da gözyaşı akıtır. akabinde baş ve karın ağrısı elbette.
aslında film derdini o kadar güzel anlatır ki size ardından konuşmak için hal bırakmaz. öyle de fena.
intikam ne garip şey lan? aslında intikam alma sebebinin başka birinin senden intikam almaya çalışmış olması, acı bir şekilde alması, onun sebebinin de senin söylediğin birkaç cümleden ibaret olması ve yine o birkaç cümlenin hayatına, "hayatlara" mal olması... eh, gün olur devran döner.
ha bir de 1500 kişili dövüş sahnesinde bizzat kara muratı gördüm. bi hareketle 4-5 kişiyi devirmeler, sırtındaki bıçağı artistlikle çıkarmalar filan. kesin yani korelilerle atalarımız ortak.