Kesinlikle adana. Yaşadığım yer olduğu için biliyorum, bombaya tekme atan, canlı bombanın üstüne atlayıp döven insanların olduğu bir yerde zombi istilası da neymiş.
Kendi evimiz değildir bence ya. Filmlerde apartmanın dışından tırmanıp camı kırıp giriyorlar. Bize monte kristo hapishanesi gibi bir yer lazım. Kale gibi. (Bir de ciddi ciddi yer düşünüyoruz. Kafayı yedik milletçe.)
arkadaşlar gıda ve ilaç sanayinin en geliştiği yerlere kamplar kurmalıyız. bir çoğumuz ölecek ama birkaç doktor, mühendis ve iyi bir lidere ihtiyacımız olacaktır. ve elbette hayatta kalabilmek için yürekli insanlara.
bunların en çok bulunduğu yer ise elbette ankaradır. yüzlerce avm var bize 10 yıl yeter oranın stokları.
Kendi evin ve biraz cesaret ile uzun vakit yaşayabilirsin.
Diyelim ki yaşadığın apartmandaki ya da yaşadığın sitedeki, çevredeki herkes patates olmuş.
ilk işin araç bulmak olacak. Ki ondan kolay birşey de yok.
Buldun aracı. Helal sana. Şimdi cesaret kısmı devreye giriyor.
Gideceksin bir bakkala, markete erzak alacaksın usta. Bol bol alacaksın.
"Bunları da sonra alırım." demeyeceksin. Hepsini alacaksın.
Erzak çekme işlemi bittikten sonra çekeceksin aracı tüpçüye. Stoklayacaksın piknik tüplerini. Hazır gıdayla hayat geçmez ishal olup ölür kalırsın bir köşede, bok içinde.
Mümkün olduğunca macera aramayacaksın, gereksiz kahramanlığa kalkmayacaksın. Silah bulmaya gitmeyeceksin mesela. Istırıverirler götünü en ufak bir dikkatsizliğinde. Dışarıda biri yardım çığlığı mı atıyor? Sal baba.
Ilk birkaç gün vicdan yaparsın ama ondan da sıkılırsın sonra, geçer.
Ha bir de: wilson' ı unutma. Önemli o.
(bkz: cast away)