halı saha zirvesine formasıyla gelip birden bizi heyecanlandıran yazardır. tam oynayacak herhalde derken mantı lafına dayanamayıp bizi yarı yolda bırakmıştır.*telefonda müsayit bir yerde ineyimdiyerek beni bir an dumur etmiştir. meğer durağa gelmiş nereden bileyim.*
şebnem ferah ın fix konser başlangıç şarkısı.. ben yanılmıyorsam 6 kere falan izledim şeboyu ve yine sanırsam hiç sektirmeden bu şarkıyla başladı konserlere.. ama o kadar tatlı oluyor ki.. hiç "ehee yeter be değişiklik olsun artık" demiyorsunuz.. özellikle başlangıcını girip ışık yavaştan açılırken sahneye gelmesi ve gülümsemesi o kadar tatlı ki.. kesin var bi olayı sürekli bu şarkıyla başlamasının.. bide yanılmıyorsam hemen akabinde can kırıklarını giriyor.. vay be canım çekti bak..
muhasebecilikten mali müşavirliğe terfi etmiş zirve adamı. her ne kadar da sinemaya gelmemiş olsa da oncesinde yine muhabbetin dibine vurduğumuz arkadaşım. hakkımda birşeyler çeviriyor ama çözemedim *
teletubbies'ler gibi ben okyanus, merhaba okyanus, okyanus, okyonus, elleri havadayken okyanus...
anca yemek bittikten sonra konuşmaya başladığını düşündüğüm yazar.*
gönüllerin muhasebecisi *. park bulvar dan elinde çay fincanıyla çıkarak bizi yarım yarım yarmıştır. çok şirin bişiymiş insanın böööle kanı ısınıyo hemencecik.
iftar zirvemize katılan yazarlardandır. açıkça söylemek gerekirse zirveden önce böyle bir yazarın olduğunu bilmiyordum, hem de birinci nesilmiş. az ama öz entry giren yazardır. umarım daha çok sözlüğe uğrar.
zirvede *, kendisine kaçamak kaçamak uzaktan bakarken ben, bir anda yanıma gelip "nasılsın, nasıl gidiyor?" diye soran tam ben cevap verecekken yanımdan küt diye ayrılan dünyalar güzeli hatun kişiliktir.
öz kuzenim gibi olan yazar. gibi değil lan, harbi kuzenim. ön muhasebeci dedim diye kızmış manyak. mali müşavir deyip şımartmayayım dediydim. şımar kız, hakkın her şey... yirim...
az önce hakkını yediğim dış mihraklar (bu kelime böyle miydi ya!) tarafından bana iletilen, çok ayıp ettiğim yazar. abartmayın demiştim, eşeklik etmişim. düzelen yeni tanım: dünyalar güzeli yazar. **
zirvede ikimizinde birbirimizi farklı kişiler olarak algılayıp koyu bi muhabbete daldıkta sonra muhabbette tutmayan bişeyleri farkedip birbirimizi karştırdığımızı anlamamaız sonucu baya bi güldüğümüz ve tekrar en baştan kaynaşıp güzel bi samimiyet yakalayarak muhabbete tam gaz kaldığı yerden devam ettiğimiz güzel insan. iyi ki tanıştık diyeceğim ender insanlardandır.
güzelliğinin pek bi abartıldığı yazar dişisi. yok yani öbür kaynaşma zirvesinde kafam iyiydi ben de öyle sanmıştım, bu sefer hemen yanımdaydı. abartmaya lüzum yok idare eder. ha içtenliği ona laf yok, on numero. *
online listesinde gördüğümde gözlerimin yaşarmasına sebebiyet veren, üstüne üstlük bir de entry girince beni hüngür hüngür ağlatmış yazar arkadaşımdır. **
muhteşem bir şebnem ferah şarkısı. sözlerini de yazayım;
Önümde ağır bir kapı
Ardında okyanus var
Ben zaten suda doğmuşum
Kapıyı açmam gerek
işte o an biri geliyor
Tutuyor kulağımdan
Gözü anahtar deliğinde
Bak diyor sadece buradan
Bırak diyorum o küçücük resmi
Yetmez bize bu küçük esinti
Nerde törpülendin böyle
Olmaz diyor tutup ayak bileğimi
Şimdi önümde ağır bir kapı
Ardında okyanus var
Bir de bileğimden biri çekiyor
Benimse kapıyı açmam gerek
Bak diyorum koca dünyaya
Buradan derhal çıkmak gerek
Bari çekme bileğimden
Benim her şeyi görüp öğrenmem gerek
Bir ileri bir geri
Her adım bu kapının ardı demek
Sonunda boğulmak olsa da
Benim o sularda yüzmem gerek
Anahtar deliğinden görünen
Bu küçücük manzara
Sana yetiyorsa yetsin
Benim o sularda yüzmem gerek
Yüzmem gerek
Şimdi önümde ağır bir kapı
Ardında okyanus var
Bir de bileğimden biri çekiyor
Benimse kapıyı açmam gerek
Bırak diyorum o küçücük resmi
Yetmez bize bu küçük esinti
Nerde törpülendin böyle
Olmaz diyor tutup ayak bileğimi
ankara tarihin de böyle güzellik görmemiştir, yıllardır gidip geldiğim şehir de,ne tunalı hilminin asortik kızları,ne de bahçeli 7.cadde sosyeteleri yanından geçebilir.bir o kadar da sıcak samimi dolu doludur efenim kendileri.
(bkz: galiba aşık oldum sozluk)