bursa'da üniversiteli gençliğin bol bol takıldığı, özellikle pidelerinin vasatın üzerinde olduğu, aşağıdaki diyaloğu yaşadığım, kasada sarışın bir kadının bulunduğu,''idare edecek'' düzeydeki pide, lahmacun ve bilumum kebapları yiyebileceğiniz, heykel civarındaki mekan.
(pideler yenmiş, muhabbet, geyik almış götürmüş, sıra parayı ödeme sırasına geldiği için, yavaşça kasaya doğru yaklaşılmıştır, özellikle arkadaşlar arasında önce yemek sonra da tatlı yemeye gitmek makbul olduğu için bu mevzuda kısa bir diyalog geçmiştir)
-evet sizin de 7 milyon 250 bin lira(ytl'ye geçmemiştik..)*
-hadi faideli sen de öde de, tatlı yemeye gidelim..
-tamam ben de verip geliyorum, siz çıkın bekleyin beni..(kasada oturan kadın,tatlı muhabbetini duymuş, kendileri de nereden alıp da sattıklarını bilmediğim şekilde tatlı satmaktadırlar)
-ama bizden tatlı yemiyosunuz olmaz ki..hemen size zahmet arkadaşlarınızı da çağırıverin de şimdi tatlıcıya kadar zahmet etmeyin..
-yok sağolun, biz hallederiz..
-aa ama siz hiç okyanusun keşkülünü yediniz mi..
-benim hesap ne kadardı?
-tatlı da yerseniz,9 milyon..
-yok ablacım, istemiyorum tatlı matlı,sen kes fişimi,sinirlendirme..(o arada buz gibi bir hava yaşanmış,sinirlendiğinde hulk abisi kadar deli olamasa da bendeniz, feci şekilde kendisini kaybetmektedir. o sırada da, kadının acizane bir biçimde,kasada,kafasına ya iki tane yumruk ya da sırtımdaki çantayı yemeyi de beklemesi bana güç verirken,kazayı zar zor atlatmış,bir dahaki gidişimde, tatlı mevzusuna dalmadan oradan parayı bastırıp hemen uzaklaşmışımdır)
tek kelimeyle süperdir. vakti olmadığından sözlükte fazla yazamıyodur ama beyin yıkama çalışmalarım devam etmektedir. en kısa zamanda demirbaş yapacağımdır. *
cıvıl cıvıl, sohbet canlısı, gözlerinin içi gülen yazar arkadaşımdır... ankara zirvesinde tanışmış ve sohbet etme imkanı bulmuşumdur... bundan da gayet memnun olmuşumdur... bana santino yerine sonny diye hitab etme hakkını kazanan yegane insandır kendileri... *
ankara bu sefer kaynaşıyoruz zirvesinde şahsıma inanılmaz bir kıyak geçmiş kişidir; allah razı olsundur.bir de şöyle birşey var ki; bu kız çok güzel lan.*
fazla şımartılmaması gereken kuzendir. yok yazardır. öyle yok "gözlerinin için gülüyor", yok "süper hatun", yok "bu kadar da güzel olunur mu" deyip durmayın. saçları boya, gözleri lens. sabahları görün bir de onu siz.*
ankara tarihin de böyle güzellik görmemiştir, yıllardır gidip geldiğim şehir de,ne tunalı hilminin asortik kızları,ne de bahçeli 7.cadde sosyeteleri yanından geçebilir.bir o kadar da sıcak samimi dolu doludur efenim kendileri.
(bkz: galiba aşık oldum sozluk)
muhteşem bir şebnem ferah şarkısı. sözlerini de yazayım;
Önümde ağır bir kapı
Ardında okyanus var
Ben zaten suda doğmuşum
Kapıyı açmam gerek
işte o an biri geliyor
Tutuyor kulağımdan
Gözü anahtar deliğinde
Bak diyor sadece buradan
Bırak diyorum o küçücük resmi
Yetmez bize bu küçük esinti
Nerde törpülendin böyle
Olmaz diyor tutup ayak bileğimi
Şimdi önümde ağır bir kapı
Ardında okyanus var
Bir de bileğimden biri çekiyor
Benimse kapıyı açmam gerek
Bak diyorum koca dünyaya
Buradan derhal çıkmak gerek
Bari çekme bileğimden
Benim her şeyi görüp öğrenmem gerek
Bir ileri bir geri
Her adım bu kapının ardı demek
Sonunda boğulmak olsa da
Benim o sularda yüzmem gerek
Anahtar deliğinden görünen
Bu küçücük manzara
Sana yetiyorsa yetsin
Benim o sularda yüzmem gerek
Yüzmem gerek
Şimdi önümde ağır bir kapı
Ardında okyanus var
Bir de bileğimden biri çekiyor
Benimse kapıyı açmam gerek
Bırak diyorum o küçücük resmi
Yetmez bize bu küçük esinti
Nerde törpülendin böyle
Olmaz diyor tutup ayak bileğimi
online listesinde gördüğümde gözlerimin yaşarmasına sebebiyet veren, üstüne üstlük bir de entry girince beni hüngür hüngür ağlatmış yazar arkadaşımdır. **