okunmaya değer hikayeler

entry12 galeri0
    12.
  1. bir bilgeye sormuşlar:
    "efendim, dünyada en çok kimi seversiniz?
    "terzimi severim," diye cevap vermiş.
    soruyu soranlar şaşırmışlar:
    "aman üstad, dünyada sevecek o kadar çok kimse varken terzi de kim oluyor? o da nereden çıktı? neden terzi?"
    bilge, bu soruya da şöyle cevap vermiş:
    "dostlarım, evet ben terzimi severim. çünkü ona her gittiğimde, benim ölçümü yeniden alır. ama ötekiler öyle değildir.
    3 ...
  2. 11.
  3. dünyanın en ünlü kalp doktoru ; michael de bakey' ın arabası bozulmuş, arabasını tamire götürmüş..

    tamirci arabasının kaputunu açmış ve dr.michael de bakey' e dönerek ; size birşey soracağım neredeyse ben ve siz aynı işleri yapıyoruz..mesela ben şimdi itina ile kaputu açacağım bir bakışta problemin nerede olduğunu anlayacağım, kapakçıkları temizleyeceğim, gerekirse kabloları, motor yağını değiştireceğim, hatta çok gerekli ise motoru çıkarıp yerine yenisini takacağım !..
    söylesenize nasıl oluyorda siz milyon dolarlar kazanıyorsunuz ama ben meteliğe kurşun atıyorum..?

    bunun üzerine dr. de bakey tamircinin kulağına eğilmiş ve şöyle demiş ; bunların hepsini motor çalışıyorken yapmayı denesene...!
    4 ...
  4. 10.
  5. 9.
  6. yaşlı bir adam emekliye ayrılır ve kendine bir lisenin yanında küçük bir ev alır. emekliliğinin ilk bir kaç haftasını huzur içinde geçirir ama sonra ders yılı başlar.

    okulların açıldığı ilk gün, dersten çıkan öğrenciler yollarının üzerindeki her çöp bidonunu tekmelerler, bağırıp, çağırarak. bu çekilmez gürültü günler sürer ve yaşlı adam bir önlem almaya karar verir.

    ertesi gün çocuklar gürültüyle evine doğru yaklaşırken, kapısının önüne çıkar, onları durdurur ve, "çok tatlı çocuklarsınız, çok da eğleniyorsunuz. bu neşenizi sürdürmenizi istiyorum sizden. ben de sizlerin yaşındayken aynı şekilde gürültüler çıkarmaktan hoşlanırdım, bana gençliğimi hatırlatıyorsunuz. eğer her gün buradan geçer ve gürültü yaparsanız size her gün 1 lira vereceğim" der.

    bu teklif çocukların çok hoşuna gider ve gürültüyü sürdürürler. birkaç gün sonra yaşlı adam yine çocukların önüne çıkar ve onlara şöyle der, "çocuklar enflasyon beni de etkilemeye başladı, bundan böyle size sadece 50 kuruş verebilirim."

    çocuklar pek hoşlanmazlar ama yine devam ederler gürültüye. aradan bir kaç gün daha geçer ve yaşlı adam yine karşılar onları.

    "bakın" der, "henüz maaşımı alamadım bu yüzden size günde ancak 25 kuruş verebilirim, tamam mı?"

    "olanaksız bayım" der içlerinden biri, "günde 25 kuruş için bu işi yapacağımızı sanıyorsanız yanılıyorsunuz. biz işi bırakıyoruz."
    1 ...
  7. 8.
  8. 7.
  9. 6.
  10. bir gazeteci 102 yaşındaki bir adamla röportaj yapmak üzere evine gider. gazeteci yaşlı adama ilk olarak bu kadar uzun yaşamasını ve bu yaşta böyle sıhhatli, dinç ve neşeli olmasını neye borçlu olduğunu sorar. beklediği cevap, hiç sigara içmedim, kendimi yormadım, yoğurt yedim, ayran içtim, sabahları spor yaptım türünden birşeydir. ancak, ihtiyar adam, gazeteciye şu cevabı verir:

    “evlat, allah’ın bana lutfettiği her gün, erkenden yatağımdan kalkar ve halime şükrederek pencerenin önüne giderim. bir-iki dakika dinlendikten sonra, hava ister güneşli, ister yağmurlu, ister sıcak, ister soğuk olsun kendi kendime şunları söylerim: ‘bu, tam benim istediğim gibi muhteşem bir gün!'
    5 ...
  11. 5.
  12. 4.
  13. YAPTIĞINIZ O KÖTÜLÜK VAR YA,
    BiR ÇOK iYiNiN DE SONU OLACAK....
    Devesiyle birlikte çölde yürümekte olan bir bedevi, güçlükle yürüyen, susuzluktan dudakları kurumuş bir adama rastlamış. Adam, bedeviyi görünce su istemiş; bedevi de devesinden inip ona su vermiş. Suyu içen adam birden bedeviyi iterek deveye atladığı gibi kaçmaya başlamış.

    Bedevi arkasından bağırmış: "Tamam, deveyi al git ama senden bir ricam var: Sakın bu olayı kimseye anlatma! "

    Bu isteği tuhaf bulan hırsız, biraz duraklayıp nedenini sormuş. Bedevi şöyle yanıtlamış:

    "Eğer anlatırsan; bu olay, her yere yayılır ve insanlar bir daha çölde muhtaç birini görünce yardım etmezler... "

    MENFAATiMiZE GÖRE DEĞiL, ViCDANIMIZA GÖRE YAŞAYACAĞIMIZ BiR HAYAT DiLEĞiYLE...
    28 ...
  14. 3.
  15. Bu olay 14 Ekim 1998 de kıtalar arası bir uçuş esnasında gerçekleşmiş.

    Bir kadın, uçakta zenci bir adamın yanında oturuyordu. Durumdan rahatsızlığını belli edercesine, hostesten başka bir yer bulmasını istedi, zira öylesine itici birinin yanında oturamazdı. Hostes, tüm uçağın dolu olduğunu fakat birinci sınıfta yer olup olmadığına bakacağını söyledi.
    Diğer yolcular şaşkınlık ve tiksintiyle olayı izliyorlardı, bu kadının sadece terbiyesizliğine değil, bir de birinci sınıfta yolculuğu devam edeceğine şahit oluyorlardı.
    Zavallı adamcağız çok kötü bir durumda olmasına rağmen cevap vermemeyi tercih etti. Bu yüksek tansiyondaki durumda kadın, birinci sınıfta ve o adamdan uzak uçabileceğinden tatmin olmuş, hostesin dönmesini bekliyordu.
    Birkaç dakika sonra geri gelen hostes, kadına:
    "Çok özür dilerim geciktim. Birinci sınıfta bir yer buldum. Bu yeri bulmak biraz zamanımı aldı, sonra yer değişikliği için pilottan izin almam gerekiyordu. 'Hiç kimse sorun yaratan bir diğerinin yanında oturmak mecburiyetinde tutulamaz!' dedi ve bu izni verdi."
    Diğer yolcular kulaklarına inanamıyorlardı, bu esnada kadın da bir zafer kazanmış gibi yerinden kalkmaya hazırlandı. Aynı anda hostes, oturmakta olan zenciye dönerek:
    "Beyefendi, sizi uçağın birinci sınıfındaki yeni yerinize götürmem için beni takip eder misiniz lütfen? Seyahat firmamız adına kaptan pilotumuz sizden böyle nahoş bir olay yaratan kimsenin yanında oturmak mecburiyetinde bırakıldığınız için çok özür diliyor."
    Tüm yolcular hep birlikte, bu olayı iyi bir biçimde sonuçlandıran uçak personelini alkışlayarak tebrik ettiler.
    O yıl, kaptan pilot ve hostes uçaktaki davranışlarından dolayı ödüllendirildiler.
    6 ...
  16. 2.
  17. Babası ispanya'ın en ağır siyasi cezalarının verildiği bir hapisanede mahkumdu küçük kızın. Fırsat bulduğu her haftasonu babasını ziyaret için annesiyle birlikte hapisaneye giderdi. Yine bir ziyarete giderken babası için çizdiği resmi yanında yanında götürdü ancak hapisane kurallarına göre özgürlügü çağrıştıran her türlü şeyin mahkumlara verilmesi yasaktı.
    Bu sebeple kagıda çizdiği kuş resmini ka...bul etmemişler ve oracıkta yırtmışlardı...
    Çok üzülmüştü küçük kız... Babasına söyledi bunu, o da "üzülme kızım, yine çizersin; bu sefer çizdiklerine dikkat edersin olur mu?" dedi.
    Küçük kız diğer ziyaretinde babasına yeni bir resim çizip götürdü. Bu sefer kuş yerine bir ağaç ve üzerine siyah minik benekler çizmişti. Babası keyifle resme baktı ve sordu: "Hmmm! Ne güzel bir ağaç bu! Üzerindeki benekler ne? Portakal mı?
    Küçük kız babasına eğilerek, sessizce:" Hşşşşt! O benekler ağacın içinde saklanan kuşların gözleri!....."
    2 ...
  18. 1.
  19. okunduğunda beğenilen ve okunmaya değer olarak görülen hikalerdir.

    -Daha evliliklerinin ilk yılıydı. Evde kavga hiç eksik olmuyordu. Birbirlerini severek evlenen çift yolun başında bu işin daha fazla gitmeyeceğini düşünmeye başlamıştır...
    Fazla yıpranmadan buna bir çare bulmaları gerekiyordu.
    Bir akşam oturup ilişkilerini yeniden gözden geçirirlerken adam eşine
    Aklıma bir fikir geldi''dedi.''Bahçeye bir fidan dikelim ve bu fidan üç ay içinde kurursa boşanalım. Yok eğer kurumazsa bu konuyu sonsuza dek kapatalım. ''
    Bu ilginç fikir karısının da hoşuna gitti.
    Ertesi gün bahçeye bir meyve fidanı diktiler. Aradan bir ay geçti hala kurumamıştı ve birgece bahçede karşılaştılar.
    Her ikisininde elinde içi su dolu birer kova vardı.
    7 ...
© 2025 uludağ sözlük