‘’Bu senin hikayen doğrusuyla yanlışıyla, düşmesiyle kalkmasıyla sadece senin..
hayat garip, sürprizlerle dolu bunu bil. yaşadığın hiçbir şeyden pişman olma, yaşayacaklarından da korkma.
kalbin kocaman, aklın berrak, huzurun tam olsun yeter. gerisi zaten kolay.
değişimden korkma, korkusuz ol. kimsenin seni sorgulamasına izin verme. dedim ya herkes kendi hikayesini yazıp, yaşıyor. onları kendi hikayesine yolla. senin hikayende işi yoklar. hiçbir zaman olmadıkları gibi.
kendini çok ama çok sev.
sen kusurlu mükemmel bir insansın.
hadi şimdi kocaman gülümse..
heh şöyle..’’
Gördüğüm düşlerin ömrü benden uzun.
Kendi olarak sana gelen
sana gereksinimi olmadan seni isteyen,
sensiz de olabilecekken senin ile olmayı seçen,
kendi olmasını seninle olmaya bağlayan.. işte odur aşk.
Keskini ovalleştiriyor,
realiteyi masallaştırıyor,
rengi yumuşatıyor.
Suç masumiyet kazanıyor.
Sanki metal yoğurulabilir,
ahşap daha da sepia.
Sanki su bal kıvamında akışkan,
kar daha ılık.
‘Yıldızlı gece’ biraz açıklayabiliyor gibi baktığımda aşkı bana..
Hem arsızdır, bi de üstüne dengesizdir aşk..
Yaşamın birkaç net döngüsüden biri, var eden, yok eden, yaşama nedeni olan, yaşamdan soğutan, reddedilen, varlığını kanıtlamak için kılıktan kılığa girilen, şiirin, şarkının, nefret ve özlemin ana teması, varlığı kadar yokluğu da hasta eden, hastalık sayılan, tanrı gibi varlığından şüphe edilse de yine de inanılan o kimyadır aşk.
Yine de var olsun diyerek, şiirlere sığındığım insan olma halidir.
En güzel tılsımlı kelimeleri hak eden kavramın adıdır.
Kokusu olsa leylak olurdu,
rengi olsa uçuk mavi olurdu,
sesi olsu en davudi ses olurdu,
elle tutulur bir şey olsa yumuşacık bir şey olurdu ve bir tadı olsa en leziz şeyin tadı olurdu.
En fazla tövbe edilen, en sık tövbe bozdurandır aşk.
Bozulan tövbelerin en anlamlısı, en olmaz denilen anlarda tanrının dünyaya uzanan elidir aşk.
Bittikten sonra bir daha yürümem denilen yol, yolculukların en keyiflisidir aşk.
Hayatı anlamlı kılan tarçın kokusudur aşk.
Her bedende farklı ortaya çıkan, her dilde ayrı anlam bulan, dünyadaki kelimelerin en evrenselidir aşk.
uzun bir geceye hazırla kaderini.. kare kare canlandır hatıralarını.. bir adım mutluluksa diğerinde acıyı hissettir topuklarına.. parmak uçlarını gezdir gögüs kafesimde.. boynumdan aşağıya süzülen canımı tehdit etsin yokluğun.. soğuk bir düş kur sıcacık nefesim eşliğinde..
dur yoksa öleceğim.. daha fazla kırma kirpiklerini.. bir ihanet senaryosu yaz.. her bir karesinde saçmalayayım.. her bir köşesi aldatılmış insan yüzü ile çizilsin ve ben her dönüşümde köşeden, yüzünle karşılaşayım..
soğutma hiçbir umudu.. sıcak yaz gecelerinde üşütme düşlerini.. bir hayatı terk et ihtimalsiz hayaller için.. sür yüzüme kızılını ve aksın gamzelerimden sıcacık kanın..
"aldatılmış insanlar hüznü" maskeni tak.. kandır kendini; yok say imkansızı.. "seni de mi aldatmışlar" bakışı ile karşılaşırsan bir sağnak yağmur altında, güneşin battığı yöne doğru bakarken sen; "hayır ben kendimi üzüyorum" sadece diye haykır ama kimseye belli etme çaresizliğini..
milyarlarca kez tecavüze uğramış zamanı namusun olarak kabul et.. ne bir yıkımın ne de bir hayal kırıklığın olsun yamalanmış ceplerinde.. hayallerini ağırlıklarına göre bırak yeryüzüne.. kim engel oluyorsa uçmana onun başına yağdır öfkeni.. bir torba dolusu nefret biriktir ve ilk kar tanesi ile bırak insanlığın üstüne..
son köşesini dönerken film karesinin zamanı uzun tut.. bir kanser gibi sinsice ilerlet herkese umudunu ve hiçbir şey olmamış gibi söndür tüm mumları gözyaşların ile.. zaman ki uzunluğu daha çok kahreder insanı.. sen köşesini dönerken hayatın seyredenlere umut ver sadece ve birkaç damla gözyaşı..
kandır herkesi, hayallerine ortak ol.. kimseye eşlik etme ama gitme, yalnız bırakma onları.. yok siktir et onları, beni bırakma..
sakin ve usulca nefes al.. bir düş daha kur.. hayat sıcak gerçekler soğuktur.. sen yalanlarla ılıklaştır her şeyi.. kandır kendinle birlikte tüm insanlığı.. ölmüşlerinin ruhuna değmesin hiçbir el diye sen gizle onların bedenlerini..
saçlarının uçları ile keserken boğazımı, gamzelerimi görmek için güldür beni, son kez..