az önce annemden duyduğum sinir bozucu cümle. saçma sapan bir mantık olduğunu kendisine belirttim.
mahallede yol çalışması yapılıyor. biz efil efil esen balkonumuzda kahvaltı keyfi yaparken bile 'of bu ne sıcak' diye yakınıyor ve onları seyrediyoruz. aşağıda güneşin alnında çalışan işçilere baktım ve 'yazık insanlara' dedim. annem de 'okumazsan öyle olursun işte' dedi ve asabım çok bozuldu. ben okuyorum da ne halt olacağım acaba diyecektim de demedim.
burada vurguladığı şey aslında onların okumadığı için o durumda oldukları idi. ben ise buna asla katılmıyorum. kimin ne şartlar altında olduğunu bilmeden konuşmak kolay. herkes şanslı doğmuyor ne yazık ki. herkesin babasının maddi durumu iyi olmuyor. aşağıda çalışan genç işçi de evet belki bir üniversiteye gidebilir, sağdan soldan aldığı burslar ile geçimini sağlayabilir ve pek ala okuyabilirdi; fakat ailesi ne olacaktı? bu gibi ailelerde 'güçler birliği' yapılmak zorundadır ne yazık ki. yani ailenin ayakta kalabilmesi için babanın da oğulun da hatta annenin de kızın da çalışıp evin masraflarına ortak olması gerekir. bu şekilde işleyen iyi kötü bir sistemleri vardır. oğul evden gittiğinde ailesi de çok zor duruma girecektir.
kendime her zaman çok kızarım, elimden türlü türlü iş gelebilir ama hiçbirine yönelmeden boş boş tatil yapıyorum. okul zamanı da hakkını vermiyorum. o insanlara göre şanslı olduğumu görüyor ve 'eh madem bu iş böyle, madem onlar çalışmak zorunda bense şanslı olduğum için yata yata bir 4 sene hatta 6 sene geçirebilirim, böyle olsun bari' diye düşünüp boş veriyorum. iş yapabilecek, dünyaya bir şeyler katabilecek enerjiye ve yeteneğe sahibim ama kullanılmadan körelip gidiyor. keşke bir köyde doğup orada zor şartlar altında çalışmaya alışsaydım, böylesi bir hayat daha mutlu ederdi beni eminim. tüm günün yorgunluğu sonunda eve geldiğimde yemeğimi ve kahvemi içip, eşime ve çocuklarıma sarılmak. evet bu bir nebze olsun yaşamaya değerdi.