Yalanlamak ve reddetmek için okuma! inanmak ve herşeyi kabullenmek için de okuma! Konuşmak ve nutuk çekmek için de okuma! Tartmak, kıyaslamak ve düşünmek için oku. (francis bacon)
eski insanların sessiz yapılan bir eylem olduğunu düşündüğü beyin faaliyeti. mısırlı bir rahip bir çivi yazısını sesli olarak okuduğunda herkes şaşkınlıkla ona bakmış.
yalanlamak ve reddetmek için okuma!
inanmak ve her şeyi de kabullenmek için okuma!
konuşmak ve nutuk çekmek için hiç okuma!
tartmak, kıyaslamak ve düşünmek için oku! *
yabancı dil öğrenen kişilerin yapabileceği ve yapması gereken en kolay becerilerden biri. yararları: geniş çeşitlilikte okuma kaynakları vardır: internet, gazete, dergi, ansiklopedi, roman, vs. kişinin istediği hızda yapabileceği bir etkinliktir, isterse bir paragrafı bir saatte okur. kişi okurken, dilbilgisi, kelime, anlatım, noktalama, dünya bilgisi ve daha birçok şey öğrenir, bu yüzden keyif verir. istenilen yere götürülebilen ve herkesin ulaşabileceği dile maruz kalma kaynakları sağlar.
okumak bir ihtiyaçtır benim için..yemek,içmek,uyumak gibi bir ihtiyaçtır.okumak çoğu zaman yapmadığımız bir şeyi yapmaya zorlar bizleri.DÜŞÜNMEK!
düşünen bir toplum olabilmemiz dileğiyle...
(bkz: Eğer kitapları tarafından kuşatılmamışsa, insan gerçeklikle olan bağını kaybeder)
sadece bir kitapla gerçekleştirilmesi şart olmayan eylem. insan dışarı çıktığında pek çok hikaye de bulabilir, her sokakta, metroda, her kafede, restaurantta, en kalabalıkta ve en terkedilmişlikte bile bir hikaye vardır, dikkatle bakıldığında farkedilebilecek, tadı çıkarılarak okunulacak. ayrıca;
(bkz: her insan bir hikayedir)
ne kadar çok okursak, ne kadar çok konuşursak, ne kadar çok iletişirsek o kadar iyi olacakmış gibi geliyor insanlara. ama iletişim başlı başına bir amaç değil, iletişim olsa olsa, ötekinde kendini, kendinde ötekini görebilmek. ötekinin aracılığıyla, ötekinin yardımıyla bir anlamda kendi kendini anlamak, kendi kendini kurmak. bu da okumanın, dinlenenin yalnız kaydedilmesini değil, birçok başka dizgeyle karşılaştırılmasını da getirecektir. oysa bir şeyleri görmek ya da işitmekle yetinmek, gelip geçici bir şey olarak, yani başımıza, üstümüze yağan bir yağmur olarak düşünülüyor birçok durumda. ha ben bunu görmüştüm oluyor, ha ben bunu işitmiştim oluyor, ben bunu okumuştum, ha evet bir yerlerde böyle bir şeyden söz edildiğini biliyorum. evet, haberdarım. söz edildiğinden haberdar olmak, söz edildiğini bilmek bir şey demektir ama söz edilmiş de ne olmuş? o sözün edilmesi sana ne getiriyor, sana neler gösteriyor, sana neler gördürüyor?
okumak, kendiliğinden etkin bir çaba gibi görülüyor artık. okumak için tabii ki bir çaba harcanıyor. bu çabayı harcadığına göre bir iş yapmış oluyorsun. iyi de, bir iş yapmış olduğunu düşünebilirsin ama okuduklarınla başka şeyler arasında bir bağ kurabiliyor musun? ister başka okuduklarınla, ister kendi yaşadıklarınla, kendi düşündüklerinle...başka bir bağ kurabiliyor musun? adam böyle diyor ya da adam böyle dediğine göre biz de böyle düşünmeliyiz denecekse, aman eksik olsun. *
not: isimlerini zikrettiğim kişilerin çok farklı düşünsel yapıya sahip olduğunu biliyorum şüphesiz, ve okumak uğruna yaşamlarını harcamaları da tarafımdan her zaman bir hayret ve hayranlık unsurudur. kimin yanılıp yanılmadığı sorusu ise kimin hangi düşünürü benimseyip benimsemediğiyle alakalı. ve elbetteki benim de bir dünya görüşüm var, lakin bu yalnız ve yalnız beni ilgilendirdiğinden açıklama yapma zaruriyeti görmüyorum
okumak ufku açmaktır. ufkunun dar olmasını isteyenler bırakın okumasın öylesinden kimseye fayda gelmez zaten, uzak durulması gereken insanlardır onlar. vakit varken bol bol okumak lazımdır.
ayrıca para geçerli de olsa tam olarak mani, değildir.
şöle ki daha iki gün önce sahaftan iki ytl ye kitap aldım ama istanbuldan.
-demek ki para bahane değil.
-fakat ben bursada okuyorum.
-demek ki ucuz kitap için istanbula gitmek lazım.
-fakat yol parası da var.
-demek ki bu ucuz kitaba yol parasını da eklemek lazım.
-fakat o zaman pahalıya geliyo.
-demek ki para geçerli bi bahane.
-fakat yine de okumak lazım...
televizyona esir olan ve özgür düşüncesini geliştirmek istemediği gibi, özgür düşünceyle zerre kadar ilgilenmeyen ülkemiz insanının, yanından bile geçmeyeceği eylemdir. bahaneleri vardır. mali boyutun kitap satın almayı zorlaştırması ve zaman olmaması. kütüphaneler de vardır oysa, görene.