bahanelerin peşi sıra geldiği andır. "ulan 1 puan daha verse geçecektim dersi, sırf o ders yüzünden okul uzadı" gibisinden yalanlarla başlar bu bahaneler.
zorunlu bir dersi veremediğinizde ve eğer yaz okulu yoksa onu 2 yarıyıl sonra almak zorunda kaldığınız durumdur. bu anı yüksek lisansta yaşamış ve yükseklisansım 1 yıl uzamıştır.
nasıl olsa uzayacak denilerek dersleri kırıp diğer kader arkadaşlarınız ile birlikte yakındaki cafeye okey oynamaya gitmeye başlanılan andır.
(bkz: battı balık yan gider)
son sene, dokuz finalin sekizinden kaldığınızın muştulandığı andır. o ne bereketli bir andır; o ne kaynar suların boşaldığı zamandır; o ne eski takdir-teşekkürlü mutlu aile tablolarının göz önüne geldiği nostaljik hatırlamadır.
kredisi en yüksek dersine giren hocan sırf onun politik görüşüne aykırı bir öğrenci olduğunu çaktığı için sana bulaşmışsa, sen de dayanamayıp tartışmışsan, bir de üstüne o hoca seni kopya çekerken yakalamışsa, tek bir imzan bile yoksa hele dersine girdiğine dair farz olur tabii anlamak artık.