tüm rakipleri geride bırakıp, okulun en gözde kızından arkadaşlık talebi almaktır. her gün aynı ritimle atmaya alışmış kalbin, saniyede 31'lik atımına şahit olmaktır.
bu kız beni aşar dedikten sonra gelen teklif olacağı için biri beni tokatlasın moduna girip boş yere tokat yemek mümkündür. ancak unutulmamalı ki gönül bu aka da boka da.
ah ah bu yazar ağabeyiniz veya kardeşinizin lise yılları; lise de çok almışımdır eh serde o zamanlar futbolculuk var. o yıllar popülerdik lakin kalpte iman olmadıktan sonra alayı boşmuş vesselam... yaş ilerledikçe genç kardeşlerimde anlayacaktır...
öncelikle kime göre en güzel kız? neye göre? karmaşasını gidererek başlamak istiyorum. biz okul erkeklerince her sene bir araya gelip okuldaki kızların değerlendirmesini yapardık. tabi bu dediğim olay ortaokulda gerçekleşiyor. üniversitede ya da lisede nereye herkesi topuyosun?? hem daha hayal gücümüzün körelmediği yıllar böyle şeyler bize oyun gibi geliyor. neyse. okulca toplanıp önceden hafızaya atmış olduğumuz kızların görüntülerine 10 üzerinden puan vererek en güzel kız 3 kızı belirlerdik. bunun dışında "en çok gelişme kaydeden kız", "yılın çaylağı" gibi ödüller de verirdik. tabi kızların bu durumdan haberleri yoktu. işin ilginç tarafı * ben hep diğerlerince beğenilmeyen kısa boylu, temiz yüzlü, pek popüler olmayan ortalama kızlara, yüksek puan verirdim. ahaahaa hayallerimdeki kız bile böyle biriydi. insan dediğin gözünü kapattığı anda sarı saçlı renkli gözlü uzun boylu, film yıldızı gibi bir kız gelirken benim gözümün önüne family guy dizisindeki meg gibi bir şey geliyordu:
önceki bir entrymde de belirttiğim gibi ortalama insan zekasına sahip olduğum için gelişmiş zevklere sahip değilim. konuyu dağıtmak istemiyorum ama damak tadımdan örnek vererek durumu daha iyi anlamanızı istiyorum. mesela mangaldan öyle çok büyük bir keyif almam. mangal yerine makarna tercih edip şaşırttığım çok insan vardır. hayatımda 1 kere iskender söyledim onu da ağır geldi gerekçesiyle bitirememiştim ama nesi ağır geldi anlayamadık, o kadar lezzeti damak tadım kaldıramadı heralde.
efendim
işte bütün bu bilgileri doğal tecrübe yoluyla öğrenen arkadaşlarım da bana küçük bir liseli şakası yaptılar. küçük derken gerçekten baya küçük bir şaka. bir gün bir arkadaş yanıma yaklaşıp "ortak, jennifer var ya o çıkışta sana bi şey dicekmiş bence çıkma teklifi edecek" * dedi. ben de şuursuzca 1 2 manasız cümle savurduktan sonra, "bugün mü?" sorusunu sorabildim. "evet çıkışta arka kapıda bekle senlen gonuşmaya gelcek" dedi. ben de hiçbir şeyi sorgulamayan adolf eichmann tarzı insan olduğum için tamam dedim. çıkışta aynı noktada hava kararana kadar beklemiştim ama kız gelmemişti. belli bir süre sonra neyi niye beklediğimi de unuttum ve sonra eve gittim.
Şoka girip okul koridorlarında bilinçsizce koşmaya sebep olur.ben de bilinçsiz koştum ama ilkokulda , almadım ama etmiştim demek ki ısrar etmişim ki sonra babası beni kovalamıştı.
bu bana ilkokulda oldu. o zamanlar okula bi kız geldi başka bir okuldan nakil. ilik nakli resmen, tabi bebeyiz ( bebek değil, bebe ) daha ama su gibi kız yani. bütün okulun gözü onda. bütün ilgi onda falan .
neyse bunun elif diye bir arkadaşı ( o da okulun en çirkiniydi arkadaş ) vardı. bi gün mahallede oynuyorum. beni tenhaya çağırdı elif.
mektup verdi falan. lan dedim amk biz kimi kesiyoruz bize kim mektup veriyor falan. sonra mektubu aldım bi baktım okulun en güzel kızı yazmış. yancısı çirkinle göndermiş. arkadaş bir yandan korku bir yandan panik bir yandan heyecan bir yandan şaşkınlık. mektubu heyecandan yırttım attım amk.
tabi elif de gitti kıza mektubu yırttı attı falan dedi. öyle işte. aldığım en son teklif de oydu .
hikayenin devamı da var tabi. dinlemek isteyen dürtsün beni.