okulun en güzel kızını sevmekten kat kat iyidir. sonuçta sen seversin eller alır. kural bu. bi de o kız sevdim mi herkes sever. kadınlar arası rekabeti iyi kullanmak lazım.
bazen iyi sonuçlar doğurmaz. madem söz hatıralardan açıldı...
efendi, okulda kendi çapımıza veçağımıza göre bir süksemiz var. yakışıklı değiliz ama elimiz yüzümüz düzgün, ağzımız laf yapıyor, rahatız, üstümüz başımız da ergeniz diye bağırmıyor...
tamam, kendi sınıfımız, karşı sınıf,yan sınıf, arka semtteki lise, onun berisindeki yurt falan derken epey bir açılmışız ve fakat üst sınıflar aklımızdan geçmemiş henüz. lan kan ne kadar deli akarsa aksın, çocuksun işte.
okulun yanında bir pizza kafe var. sabahları takılıyoruz oraya, çay sigara hesabı. girdim bir sabah, bir köşede benim kankanın asıldığı kızla, onun ayrılmaz parçası elvan. elvan okulun basketbol takımının kaptanı. endamın yeter diye bi şarkı var ya o hesap, endamı yeter. hayal bile edemezsin o kızı. bunlar üst sınıf ama epey üst sınıf. aynı mekana takılmanın verdiği uzak tanışıklıkla "günaydın abla" deyip çay almaya doğru yürüdüm. elvan demez mi "ablan batsın, çayını al da gel".
çayımı almamla elvan'ın dibine oturmam 2.8 saniye falandır. bende şimşek o denli şiddetli çakar, jeton o kadar çabuk düşerdi. nitekim o gün kafeden çıkıp okula kız basket takımının kaptanının elini tutarak girdim ki, kendimden 3 yaş büyük bu fıstık sayesinde artık zirvelerde geziniyordum. gerçi aşık olduğum sosyoloji hocası daha üst leveldi ama; (bkz: öğretmene aşık olmak)...
gel zaman git zaman, o iş pek hayırlı yürümedi. kız hafif alkolik psikopat çıkmasın mı? ben huzursuz huzursuz bu psikopattan kurtulmayı planlarken, bir ramazan günü damarıma basınca ipler koptu. len kafir, orucuz diyoruz, dudaaamıza dudaaaamıza... tövbe tövbe.