--spoiler--
Üstüne kaç önlük dikersen dik, fukaralık, pantolonundaki yamadan, üç numara saç tıraşından, kenarları kıvrık metot defterinden ele verir kendini; götürür sınıfın en arka sırasına oturtur seni...
çok ilginç birkaç noktayı fark ettirmiş yeniliktir.
deniyor ki fakir öğrenciler için zor olur. denmiyor ki bu ülkede halk neden fakir.
deniyor ki fakir öğrencinin psikolojisi bozulur arkadaş ortamında. denmiyor ki bu çocuk psikolojisini hergün haberleri izleyerek, sokakta sapıklarla karşılaşarak, tecavüzlere uğrayarak, aileden şiddet görerek, kötü öğretmen kurbanı olarak yeterince bozuyor.
hangi işi doğru gitmiş ki bu ülkenin, yapılan bir değişimde kötü sonuçları üzerinden eleştiri yapalım?
radikal bir değişimdir. yılların asker baskısına son vermektir. modern eğitim anlayışı noktasında küçük bir adımdır. tek tip insan, nesil yetiştirme amacını ortadan kaldırmaktır. ancak fakir öğrenciler üzerinden koca bir değişimi alaşağı etmek haksızlıktır. değişimi getiren rejime bakmaksızın ele alınırsa bu konu, fakir öğrencilerin psikolojisinden çok daha öte noktalar masaya yatırılmalı.
eğer bu toplumda minicik çocuklar fakir-zengin sıfatları yüzünden kırılacaksa, üzülecekse, bunun sebebi yapılan ya da yapılacak değişimlerde değil, bu ortamı yaratanlarda aranmalı. adama sorarlar sen çekirdek ailenin en küçük bireyinin elbiselerini dahi kontrol altında tutacak bir ekonomik işlev göremiyorsan o çocuk ne yapsın diye. ben o çocuğu ya da aileyi suçlamam, zengin çocuğu ya da ailesini de suçlamam. zengin çocuğu ve fakir çocuğu karşı karşıya getiren yöneticileri suçlarım.
bir diğer nokta eğitimde disiplini sağlayamamış bir ülkenin disiplini kılık kıyafet üzerinden sağlamaya çalışma girişimlerinin senelerdir nasıl elde patladığını görmemiz gerektiğidir. liseden mezun olan adamın üniversitede kendisini salması gibi bir gerçek var bu ülkede. bu basit bir olay değil. sen o adamı sözüm ona disipline ettin, elbisesine, saçına, sakalına karıştın. e ne oldu? lise bitti adam senin yapmaya çalıştığın her şeyin tersini bir güzel yaptı. sen o adamın gönlüne ya da zihnine girmedin. sen o adamı bastırdın. senelerdir bu böyle devam etti ancak dalga geçer gibi bu sistemle ne nesiller baskı altına alındı.
eğitimde ölü metodlar kullanan ülke, disiplin anlayşınında senelerdir sınıfta kalmış durumda. bu uygulamayla bir kanaat notu aldı ancak nafile. sistemde radikal değişimler şart. iyileştirme olmadan, bu ülke ne nesil yetiştirir ne bilim geliştirir.
yalan olacağı belliydi.
en başta yapılması gereken en sonda yapılırsa, böyle olur.
türkiye'ye iki beden büyük bu tür uygulamaları milli eğitim kurumu nasıl buluyor anlamadım. hayır anlayamıyorum, twitter'dan falan takipleştiği başka ülkelerden mi öğreniyor nedir? insan ülkesine bakar, önce yapılması gerekenleri düşünür. ama yok, önce uygulamaya koyuyoruz, sonra düşünüyoruz. her bakan değiştiğinde muhakkak uygulamalar değişiyor.
her uyandığımız güne, "eğitim sistemimizde bir yeni güncellememiz mevcut" mesajıyla uyanıyoruz desek yalan olmaz.
sonra da, yok gençliğimiz kararsız, yok gençliğimiz ne istediğini bilmiyor, şuursuz falan.
alternatif olarak yerine getirileceği merak konusu olan dönemdir efendim.
bunun sorumlusu kim şimdi?
çocuğun ne günahı var. nerede başa gelince kimsesizlerin kimsesi olacağız sözünüz? nerede adeletiniz nere kalkınma?
herkesin çocuğunun gemiciği yok maalesef.
bunlar, bu ülkenin gerçekleri.
utanmayacaksınız biliyorum ama belki bir an da olsa düşünürsünüz.
intihalden suçlu olduğu üniversite konseyleri tarafından raporlarla belgelenmiş olan milli eğitim bakanı ömer dinçer, ziyaret ettiği batman'da öğrencilere "kıyafet serbestliği iyi oldu mu?" diye sormuş ve topluluğun tamamı "hayır" yanıtını vermiş. bizim intihalci bakan mosmor olmuş.