bir çok hissin birden hissedildiği nadir günlerdendir. sevinç ile hüzün, boşluk, merak, uzaklaşma, bağlanma, özlem. daha bir çok şekilde çoğaltılabilir. ama bu ruhsuz yazar kişisi karnesini alıp dışarı adımını attığında hiç bir şey hissedememiştir. bir dönüp bakmıştır geri, artık öğrenci olmadığı gerçeğini anlayarak, özlemle. göğsündeki sızıyı çözümlemesi zaman almıştır, ama artık çok geçtir.
gelmeyeceginden emin oldugunuz, diger kizlarinin mezuniyetine gitmemis olan babanizi elinde bir kirmizi bir beyaz gulle toren salonunda gordugunuz gundur.
hayata atılan ilk adımdır. bundan sonra arkanızda size yol gösterecek öğretmenleriniz, akıl verecek aileniz yoktur. kendi ayaklarınız üzerinde durma vakti gelmiştir...
diplomanın alındığı gündür. okulu bitirdiğinizde öğrenci işleri size 2 ay sonra gel diplomanı al der. siz de 2 ay sonra okulun kapısına dayanırsınız. diplomayı öğrenci işlerinden alıp artık o şehirden ayrılmak için okulun bahçesine çıkarsınız şöyle etrafa son bir bakış atarsınız o okulun meydanına ilk geldiğiniz günü o heyecanı hatırlayıp bahçeden çıkarken kendinize güven ve ayaklar yere sağlam basmada üstünüze yoktur. hele ki okulun o yolundan ilerlerken daha yeni kayıt yaptırmış ve önünde daha çok uzun bir yol oldğunu düşündüğünüz bebeleri görünce kendinize vay be bir zamanlar bende bu haldeydim der otobüse atlar ve farklı duygular içinde yolculuğu geçirirsiniz. o koltuğunuzda artık tamamen değişcem, farklı bir kişiliğe bürüncem, yeni bir yaşam beni bekliyor dersiniz. yolculukta aklınızın derinliklerinde şu soruda yüzmektedir. ee şimdi ne olcak?