* bir espriye gülmek için harcana enerji, espriyi yapanın hiyerarşik mevkii ile doğru orantılıdır.
* iş giysileriniz, lekeleyen sıvıları doğal olarak çeker. önemli toplantıların öncesinde bu çekim daha da artar.
* bir soruya yanıt vermenin en iyi yolu ilgisiz birçok şeyi söyleyip durmaktır. bunun iki avantajı vardır: hem yanlış yanıt vermekten kurtulursunuz, hem de daha sonra gelecek soruları da en aza indirirsiniz.
* insanlar soruyu yanıt almak için sormaz, kendisinin ne denli akıllı olduğunu göstermek için sorar.
* tüm dedikodular doğrudur hele de patronunuz inkar ediyorsa...
* uzman diye, uzmanlık işine atanan kişiye denir. başka bir nitelik gerekmez.
* belirlediğiniz bütçe gereksinimleriyle size verilecek para arasında hiçbir ilişki yoktur.
* kaleminizin yasal sahipliği, gözünüzü kalemden ayırdığınız anda sona erer.
* teknik tipler sorulara üç türlü cevap verir:
teknik açıdan olanaksız( anlamı: canım yapmak istemiyor).
duruma bağlı( anlamı: yaralı yanıttan umudu kes).
data bit'leri kolletimizlerde sıralanıyor, flowgate yollarını sanal mesaj elementine çeviriyor( anlamı: bilmiyorum).
* başarılı yönetici olmak için elemanlarınızın gereksinimlerine karşı duyarsız olmayı öğrenmeniz koşuldur.
* odada üç kişiden fazla insan varsa verimli iş çıkmaz. çünkü içlerinden biri kesinlikle anlamlı bir katkıda bulunmaya çalışıp konuyu dağıtır.
profesörün derslikte inek bir öğrenciye ders başlamadan önce tahtanın her karesini kullanarak yazdırdığı sayfalar dolusu denklemleri elinde lazerle oturduğu yerden anlatmasıyla hayata dair hiçbir bok öğretilmiyor efendim.
fakat şu var ki ; öğrenci iken ev kirasının öğrenim kredisiyle ödenebilirlik ve evden gelecek olan para ile geçinebilmek gibi sorunlara çözüm ararken ve ya yemek yapmayı bilen bir hatun edinmek telaşı ile bir çok şey öğreniyorsunuz.
hayatımda yemek yapan hatunlara çok şey borçluyum. selam ediyorum buradan her birine.
okulda öğrenilmeyen şeylerin çoğunun okuldan alınan o diploma sayesinde öğrenildiği de bir gerçektir.
o süreç çok şey öğretir insana. derslikte değil belki ama, öğrenci evinde, kantinde, gurbette, para idaresiyle. böyle uzar gider bu liste.
üniversitede 40 a yakın kitaptan oluşan liste vermiş edebiyat hocası sınıftan bu kitaplardan sadece birini okumuş olmalarını istemiştir.
edebiyat sınavını ona göre yapacaktır. 10 tane soru sormuştur bu on sorudan 2 tanesini cevaplandırmak kafidir.
sorular kitapta en çok sizi ne etkiledi? kitabın yazarına bir mektup yazınız, gibi.
ve sosyal bilimler fakültesindeki 80 kişi 40 kitap arasında en incasi fatih-harbiye diye onu okumuşlardır.
bu sınıf, benim sınıfım.
insan olmaya dair herşey. Bir insanı mutlu etmeyi okul öğretmez size ya da bencil olmamayı. Ders alır ve yüksek tahsil yapar ve bir şekilde tahsili bitirirsiniz. Sonra tahsilinizle alakalı ya da alakasız bir iş bulup para biriktirmeye çalışırsınız. Bir ev satın almak ya da bir araba satın almak ve zamanı gelince belki paranızla birinin sevgisini satın almak için. Bazen paranız olmaz ama huzurunuz vardır. Sonra paranız olsa da huzurunuz olmaz. Bazen hayatın verdikleri sizi mutlu etmez. Bazen de siz hayata yetmezsiniz. Gelip giden şeyler arasından seçim yapmak zorunda kalırsınız. Seçimleriniz sizi siz yapar. Bazen tercihlerinizin çok doğru olduğunu anlar şükredersiniz. Bazen de keşke dersiniz. Ve çoğunlukla keşke demek için de geç kalmış olursunuz. O zaman saldırganlaşırsınız. En küçük eleştiriye bile tahammülünüz kalmaz. Mutsuz olursunuz. Ve işte okul size parayla saadet olamayacağını ve sisteme uyarak mutluluğu bulamayacağınızı öğretmez. Bunları sadece kötü tecrübelerle öğrenebilirsiniz. Ancak başınıza gelen şeyi değerlendirmek için de sağlıklı düşünebiliyor olmanız gerekir. O zaman siz en iyisi hepsini boşverip en azından gerizekalı olmadığınız ve bir bok öğrenememiş de olsanız diplomanız olduğuna şükredin. Bedelli parası için çalışmaya devam.
bazı hayat dersleridir. adam gibi adam edemezler, kadın gibi kadın edemezler çoğu kişiyi. asgari ücretle ev nasıl geçindirilir öğretmezler, ileride bir gün yüksek bir mertebeye gelindiğinde arada bir geçmişi hatırlamayı öğretmezler, sevmeyi öğretmezler, sevilmeyi öğretmezler... öğretseler bu halde olur muyduk? matematiği öğretirler ama aşkta hiçbir zaman iki kere ikinin dört etmediğini öğretmezler. düşe kalka öğreniriz bazı şeyleri, dizlerimiz kanaya kanaya, yalnız başımıza... **