geç yatılan bir geceden sonra sabah alarm sayesinde uyanılır ve odaya gelen arkadaşla şu şekilde bir diyalog başlar: a- hacı kalk, ders var
b- hoca yoklama almıyor, salla hacı uykuya devam a- hacı olsun arada adamın dersine gidelim, yüzümüzü gösterelim, sonra bırakıyo adam
b- abi derse gidince en arkada oturuyorsun zaten, adam seni görmüyo ki a- abi en azından adamın dediklerini dinleriz, sınavda sorar falan,
b- abi sen adamı da dinlemiyosun, sonra kızlardan alırız notları zaten a- tamam hacı kandırdın gene beni, uykuya devam o zaman.
kar yağmıştır, veya yağmur. hava çok soğuktur, veya çok sıcak; ya üşütürsünüz ya da başınıza güneş geçecektir gitmezsiniz. gece internette takılmaktan veya telefonla konuşmaktan uykusuz kalmışsınızdır ve sabah uyanamazsınız, anne başım ağrıyor, veya anne çok kötü hissediyorum bu durumun bahaneleridir. regl olan kızlar da karnım ağrıyor bahanesini kullanırlar ki son derece geçerlidir, sorgulanmaz bile. anneye bahane çoktur da babaya bunlar sayılmaz. bir keresinde "okul çok uzak baba yaa" dediğimde az kalsın dövmeye geliyordu. ne desem sökmüyor çok cin herif.
devamsızlık zorunluluğunun olmaması, kitaptan çalıştığında daha rahat anlayabildiğin derslerinin olması, okula gitmenin toplam 3 saatlik yolu çekmene neden olması.
üniversite de haftanın her günü dersine girdiğiniz hocaya en iyi söylenebilecek yalan "ayağımı burktum"dur. zira, hastaydım desen "gayet sağlıklı göründün bugün bana" der.
önemli dersler yok bugün yea, öğleden sonra zaten beden var.
anne tarafından zorla okula gönderilir bu genç . önemli o değil dediği beden dersinde hoca sözlü yapar not verir...
Şimdi ben bu soğukta/sıcakta istanbul'un bir ucundan bir ucuna gidene kadar arkadaşa söyler yerime imza attırırım yaa diyen tebriği hakeden öğrencidir. Çalışmaya başladığında böyle fırsatların olmayacağını da bilendir.