türkçede mektep anlamında "okula" diye bir kelime olduğu Atatürk zamanındaki bir mebus tarafından iddia edilmiştir ve buna dayanarak okula kelimesi kullanılmıştır.
halk dilinde gerçekten var mıdır yok mudur tartışmaya açık fakat morfolojik açıdan bakınca okumak fiilinden okula kelimesinin türemesine Türkçenin türetme ekleri elveriyor. Tıpkı tarmak (dağıtmak)(bkz. darma duman) kelimesinden tarla kelimesi türetildiği gibi.
sonradan "ekol" kelimesinin evrenselliği de göz önüne alınarak okula kelimesi okul'a indirgenmiştir.
hayatım boyunca gerÇekten gereksiz bulduğum şeydir. eğitim almak isteyen insan kendi imkanlarıyla da bunu kolayca halledebilir, hem bu şekilde insanların farkı daha kolay anlaşılır.
yeni eğitim öğretim yılının başlamasına sadece 2 gün kalmışken hakkında bir iki kelam etmek istediğim kurum, eğitim verilen yer.
kendimi bildim bileli okulu seven bir öğrenciyim, öyle aman aman bir çalışkanlığım da olmamasına rağmen her daim okula gitmeyi sevdim ve hala da seviyorum. yalnız bu demek değil ki sistem doğru, her şey düzgün işliyor.
sorun şu ki ben de dahil olmak üzere çoğu öğrenci sayısala yönlendiriliyor, farklı alanlara olan ilgimiz ve yeteneğimiz hiç sayılıyor. dile olan yatkınlığım ve yeteneğime rağmen dil bölümü seçmedim çünkü sayısalın iş imkanları çoktu, iyi de bir puan alırsam güzel bir mühendislik ya da tıp eğitimi alabilirdim. çünkü en önemli bölümler bu bölümlerdi, en zeki öğrenciler bu bölümleri seçmişti; öyle ki tıpa/ itü-odtü gibi iyi mühendislik eğitimi veren bir okula yerleşebilmek için hayatımın en az iki-üç senesini masa başında test kitaplarıyla boğuşarak geçirmeliydim. neden? çünkü benden öncekiler böyle yapmıştı, çünkü kendimi daha da çok zorlanacağım bir eğitim hayatına hazırlıyordum, çünkü böyleydi işte.
evet, oldukça stresliyim. ve kafam çok karışık. daha ne istediğimi ben bile bilmeden sevgili okulum bana sayısal ağırlıklı seçmeli ders listesi veriyor, hepimiz sayısalda başarılı olmak için kasıyoruz ve ''hepimiz tıp istiyoruz''.
ne diyorduk? deli gibi kasıp, birbirimizi geçmek adına über dershanelere/ kurslara/özel derslere başvuracağımız bu eğitim öğretim yılında benimle aynı durumda olan herkese başarılı bir yıl dilerim.
monoton hayatın mekanikselleştirme fabrikalarından birisi. hammadde olarak işlev gören öğrenci denilen varlığın, öğretmen denilen yamultucu, bükücü ve yontucu işçiler tarafından, parlayan bir metale dönüştürüldüğü yer.
işin ehlinin öğrenileceği yerdir. öğrenilecek şey illa ilmi olacak değildir. hayata dair de olabilir. önemli olan insana farklılık katmasıdır. hoca faktörü önemlidir.
haftada 3 gün sadece pozitif bilimler öğretimi verilmesi gereken kurum. diğer 3 gün ise seçmeli ders öğretimi yapılmalıdır.
resim, beden eğitimi, müzik, trafik, din kültürü, vs vs vs.. bu tarz derslerin hepsi seçmeli olmalıdır. veli bu dersleri seçtiği vakit çocuğunu okula gönderebilmelidir. mesela ben çocuğumun okulda bu saydığım dersleri almasını istemiyorum. niye. boktan çünkü. hele beden eğitimi gibi bir dersi. müzik yerine enstrüman eğitimi verilebilir mesela. bu üzerinde ayrıca tartışılabilir. sonuç olarak okulda sadece pozitif derslerin zorunlu olmasını savunuyorum.