ilk, orta ve lise tahsil hayatım boyunca yaşadığım durum. eyvah, çok subjektif.
kutay, hiçbir zaman okul tuvaletine sıçmayı başarabilen akranlarından olamadı. nasıl olsundu? tuvaletten süzülen o geniz yakıcı amonyakvâri koku yüzünden koridorda bile rahat rahat yürüyemezdi. işemek için helaya girdiğinde nefesini tutar, pisuvarın içine nüfuz etmiş olan sidik lekelerini kahve telvesine benzetir, dikkatini dağıtmak için bu lekelerden anlamlı şekiller çıkarmaya çalışırdı. sıçmak için tahsis edilmiş olan kapısı ardına kadar açık alaturka helalarla göz göze gelmekten korkardı. kapıdan içeri baktığı anda deliği tutturamayan bir sığırın kol kalınlığındaki kabahatiyle karşılaşacağını iyi bilirdi kutay. ağzına kadar sarı kolayla dolmuş köpüklü maşrapadan ise allah'tan korkarcasına çekinirdi. tepesine bok bulaşmış taharet musluğunu gördükçe okul müstahdemlerine allah'tan sabır dilerdi çocuk kalbiyle.
kutay, kakasını bekletmeyi bu yaşlarda öğrendi. şimdilerde göt deliği paket lastiği kadar sıkı.