ortaokul caglarında bircok ögrencinin -belki de- kendini etrafa ispatlamaya calısmasıyla gecici davranıs bozuklugu. sırayı kazır, sıraya yazar, (yazarsa rengi tükenmeyen kalemle yazar ama..!) sarkı sözleri düzer, insan isimleriyle donatır, sekiller deşer ve bu sekilde galiba kendini tanıtır bir nebze, en azından bundan tatmin olur.
sahsımın da bir zaman -ne yazık- yaptıgıdır..
ta ki o arkadaslar gibi benim de kazıdıgım sıralar, "tesadüfen" yine bir ögretmen olan babanın virane okuluna gitmistir -nispeten yepyeni sıra olarak!- o an utanmıs, oturdugu her üzeri yazılı sırayı elinden geldigince temizlemeye baslamıstır sahsım..
belki klise ama o sıralar, sıra sıra cocugun önünden geciyor, deşilmiş bir sırada yazılı kagıdı icin düz bir yüzey aramak zordur gercekten de...
şimdilere liselerde öğrencilerden toplanan paralarla yaptırılan yepyeni sıralar ollduğundan, biraz da sahiplenme duygusuyla * gerçekleştirilemeyen ve giderek popüleritisini kaybeden olay *. yazması ve sonradan okuması gayet eğlenceli muziplik...
bir öğrenci geleneği. gerçekten de son derece eğlenceli olan bir okul aktivitesi. hocaların kızdığı ama öğrencilerin takmadığı aktivitelerden biri aynı zamanda. bir de nutuk çeken hocalar olurdu kesilen ağaçlar, yapılan sıralarla ilgili..
meslek liseli iseniz okula hiçbir zararı dokunmayacaktır, hocalarınız sizi çizerken dahi görse yine birşey demez hatta benim içinde bir kalp çiz falan derler neticede dönem sonunda zımparaları eliniz tutuşturduktan sonra yaptığınıza pişman olursunuz.
lisedeyken başka bir sınıfta okuyan *eski sevgilinin adının sıraya yazılması ve öbür yıl sınıfların değişmesi sonucu o sınıfa gelen kızın tam da o sıraya oturmasıyla hepten içinden çıkılmaz bir hale dönüşebilen eylem.