çoğu zaman işine geldiği gibi anlamak şeklinde tezahür eden eylemdir. okuyan anladığını zanneder, fakat anlamamıştır; aslına bakıldığında zaten okumamıştır da o anladığını zannettiği metni. kendince bir kavrama takılmış, o kavrama kendi istediği anlamı vermiştir. bu durumun gerçekleşmesindeki unsurlardan biri de çoğu zaman okunan metnin yazarının kim olduğudur. aynı anlayışsızlık maalesef ki bir konuşma sırasında dinlediğini anlamamak şeklinde de ortaya çıkabilir, çünkü aramızdaki birçok kişi okumayı geçtim dinlemekten dahi aciz kalabilmekte ve söz sahibi meramını anlatmak için ağzıyla kuş tutsa bile onu anlamamakta ısrarcı olabilmektedir.
her zaman için embesillikle ya da okuma azlığından dolayı gerçekleşen bir durum değildir. 'gerçek anlamda! çok' okuyan kişiler bununla çok fazla karşılaşır, alınan bilgi, yoğunluktan dolayı işlenemiyor, sadece yığılıyordur. zamanla beyniniz kitlenir olur. bir süre nadasa bırakmak gerekir okumayı, sonrasında hiçbişiicikler kalmaz.
okumamaktan kaynaklıdır. zira okuduğun şeyi anlarsın. anlamadıysan okumamışsın demektir. ama hem okuyup hem okuduğunu anlamayanlar çıkmaktadır.beyinlerinin neresini kullandıkları belli değildir.
kafanızda, okuduğunuzdan daha önemli bir durumla çebelleşiyorsanız doğal olarak gelişen durumdur. gönül işleri ile alakalı durumlarda bırakın yalnızca okumayı, yediğinizden, içtiğinizden, seyrettiğinizden, konuşulanlardan da bir şey anlamama durumu ile karşılaşabilirsiniz.