Okuduğumuz kitaplarda bizi etkileyen cümlelerin altının çizilmesidir.
Kainatta ne varsa hepsi vehim ve hayal,yani aynalara vuran akisler veyahut gölgeler.
Evrende ne varsa hepsi kuruntu ve hayal, yani aynalara vuran yansımalar ve gölgeler.
(bkz: Sinekli Bakkal,Halide Edib Adıvar)
Ve dedi: 'En kof ceviz bile kırılmak ister. Olgun yemişler tutunamaz ağaca. Öyleyse kabuğum kırılacak diye hayıflanmamalıdır meyve. Düşün! Bir şeyin geldiği yere dönmesi kadar sevindirici ne olabilir? Tohumun ağaca, ağacın tohuma dönüşümünden başka bir şey değildir hayat. Yani ölüm. Fakat insanlar ölüyü kefenledikleri gibi ölümü de kefenlemişlerdir. Ve kefenlenen her şey öldürücüdür. insana düşen, tüm libaslarından soyup öylece seyretmektir ölümü. Yani hayatı.'
tolstoy, ölüm manifestosu.
"yüzünde o kadar ani, o denli yalın bir mutluluk gülümsemesi belirdi ki, yaptığı korkunç şeye rağmen kalbimin onun için kırıldığını hissettim. ne biçim bir dünyada yaşıyoruz... ne biçim bir dünyada!" yeşil yol *
-Benim beklediğim aşk başka! O, bütün mantıkların dışında, tarifi imkansız ve mahiyeti bilinmeyen bir şey. Sevmek ve hoşlanmak başka, istemek, bütün ruhuyla, bütün vücuduyla, her şeyiyle istemek başka... Aşk bence bu istemektir, mukavemet edilmez bir istemek..!*
doğruları duymak istiyorum derken aslında yalan söylemiştim
kadın-
erkek+
-beni ilk gördüğünde n hssetmiştin?
+geri zekalı bu kız dedim.o valizle dövmek istemiştim seni.sen ne hissettin?
-o valizin götüne girmesini istemiştim.peki ikinci görüşte?
+bu kız kesin hemen verir bana demiştim,iki kadeh içti dağıttı amı götü şuna bak demiştim.
-hiç de bile öyle hissetmedin,sana bok verirdim ben de.
+öyle hissettim tabi iki tane içtin hemen yavşamalar falan.o yüzden benim olmadığım yerde içki miçki yok sana,beyin hücrelerin ölüyor senin.sen ne zaman benden hoşlandın?
-hmmm o sarışın karı vardı,onunla tanıştıracaktım hani o zaman anladım .sen?
+ikincii karşılaşmamızda öyle zı zıp zıplıyordun,çok eğlenceli,çok komiktin.sürekli gülüyordun.bununla beraber olan kişi hiç yaşlanmaz demiştim hatta.sonra yan yana uyuduk ya,o zaman sana sarılmıştım ergen çocuklar gibi kalbimin atışını duydum.uyandığında da kocaman gözlerini görmüştüm.şaşkınlığın,salaklığın ,panik oluşun çok hoşuma gitmişti.sonra tutmaya çalıştım kendimi,gel gör nerelere geldik.keşke hiç tanışmasaydık diyormusun?
-bazen çok sinirlendiğinde diyorum....peki neden hemen evlenme teklifi ettin?
+çünkü heryerde evlenmek istediğini yazıyordun,zaten bir ilişkiye başlarken evlenmek için başlarım gibi bir cümleni duymuştum.baştan bil,ona göre boşuna bana evlilik oyunları oynama,zaten elde ettin diye düşün kendin gibi gel bana dedim.peki sen beni evlenecek kadar seviyormusun?
işte duymak istemediğim soru buydu,evlenecek kadar çok sevmek!
-ben anne olmak için evlenmek istiyordum,benim yaşayamadığım herşeyi çocu....
+ne,anne mi?benim hayatta en son düşündüğüm şey bir çocuk şu anda.herşey zaten o kadar kötü,o kadar karışık ki baba olamam ben
sen hele anne hiç olamazsın
yemek yapamıyorsun ,çöpü bile dökemiyorsun.bir çocuğa nasıl bakacaksın,onu kesin mağazanın birinde unutursun.
sende annelik güdüsü yok bence,kedi beslemek gibi değil çocuk bakmak,hayatı senin olacak,bu kadar büyük bir emanet için sen çok yetersizsin.hem kendini düşün hem de çocuğu asla anne olma başaramazsın çünkü.
şu an nefes alamıyorum,burnum acıyor,ağlamamak için kendimi zor tutuyorum.dudaklarım titriyor,yukarı doğru bakmaya çalışıyorum.ağlamamam lazım,umursamamam lazım,karnımın içini göstermemem lazım,güçlü durmam lazım en önemlisi nefes almam lazım.anne olmazmışım ,siktir oradan göt
Kim bilebilir? O hem bir kadın, hem de anne. Bundan daha karmaşık ne olabilir?
Ağbinin bu lafı üzerine ilk defa güldüler. Kapalı, dört duvar arasında bir hücrede rüzgâr estirmeye başlamışlardı. Eskilerden, çok eskilerden gelen güzel bir kadının rüzgârıydı bu. O daracık, demir parmaklıklı kafesin içinde oradan oraya esen / Her şeye rağmen onları gene aynı rahimde bir araya getiren / Ve estikçe kalplere hem serinlik hem de acı veren bir rüzgâr.
"ne yapman gerekiyorsa yap. çünkü her nereye gidiyorsan, mezarında beraberinde götürebileceğin hiçbir iş,alet,bilgi,bilgelik yoktur" gizemli cinayet - john fasman