insanların yüzde 90' ının bu aşamanın farkındalığına bile ulaşamadığı gerçeğini düşününce, şüphesiz bir erdemdir. ileriye yönelik güzel şeylerin habercisidir.
Hiçbir şey bilmeyen bir insan, doğal olarak düşüncelerinin de özgün olduğunu zanneder.
6000 yıllık yazı kültürünü bi kitap olarak düşünürsek, okumayan insanlar, kitabın üzerine dökülen çay damlasıdır. Bi katkıları yoktur, sadece yazılmış olanları, bulanık hale getirirler.
Okuyan insanlar ise, ne olamadıklarını gördüklerinden, gereksiz özgüvenlerini törpülemeye çalışırlar.
eğer çok okuyan insan zekiyse , ne kadar okursa okusun insanın hep cahil kalacağını anlar . asıl önemli olan ebedi olarak cahil kalınacağını anlamaktır . en zekisi de olsa insan sınırlarından ötürü cahilliğin dışına çıkamaz . yoksa "okudukça cahil olduğumun farkına varıyorum " diyen milyonlarca insan var .
lakin ne kadar okunursa okunsun cahil kalacağını anlamak okumaya engel olmamalıdır .
okumak öyle bir ihtiyaçtır ki ancak okumaya başladığınız zaman bu ihtiyacı anlarsınız. okumak yolculuğa çıkmaktır ama bu yolculuk ne anlatılan hayatlaradır ne anlatılan yerlerdir her kitap kendi bilinç altınıza yaptığınız bir yolculuktur. kitap bir insana sadece kenidini öğretir. yani demem o ki: bilgiden daha fazlası vardır kitaplarda kitap bir insana kişilik kazandırabilecek tek şeydir.
her kitap kendinize yönelttiğiniz sorudur.
her kitap kendi içinizde bulduğunuz bir cevaptır.
her kitap bir iç hesaplaşmadır.
her kitap kişiliğinize kazanır.
bir de okumayan insanlar vardır bunlar çok bağırır her şeyi bildiklerini sanırlar az düşünürler ve daimi bir yabancılıkla kendilerini tanıyamadan ölürler bu insanlara olsa olsa acınır.
bilinçli şekilde okuyan insanın anladığı gerçek. belli bir bilgi birikimin vardır, lakin yetmez, daha da artmasını istersin, hırs yaparsın, fransız yemeklerinden, moğol müziklerine kadar geniş bir yelpazede fikrin olur. ama yine de yetmez.