emekli olma kısmının ufaktan ufaktan yalana doğru evrildiği kısır döngüdür. 65 yaş diyorlardı geçenlerde 70 e çekelim lafları söylendi. lan biz istanbul şehrinde doğduk büyüdük hayatımızın tamamı burada geçiyor. bu trafikte bu insan kalabalığında bu sinir stres yaşam mücadelesi içerisinde 65 i görüp göremeyeceğimiz belli değil. elbette ömrü rabbim verir ne kadar olacağını o bilir lakin işin ilahi kısmını bir kenara bırakırsan mevzu bundan ibaret.
hadi gördün diyelim o yaşları sonrasında ne kadar karşılığını alacaksın o 30-40 senelik emeğinin. zaten çoluk çocukta yok tribe girdim iyice öğlen öğlen iyi mi *
toplumun bize biçtiği hayattır. aslında araya güzellikler katmakta mümkün. bugün bir dergide, yasemin olur adında bir yazarın yurtdışında çok istediği eğitimi, kayınvalide muhalefetine rağmen yanında çocuğuyla ( 4 yaşında) nasıl tamamladığını anlattığı bir yazı okudum. çok kolay olmamış ama başarmış.
galiba idealler, hayaller için biraz inatçı olmak, biraz şartları zorlamak lazım.
en gereksizi çocuk yetiştirmektir.o hariç evettir.onu yaptın mı 2 kat zorlaşır süreç.artı yetiştir derken içine neler giriyor neler,maydanozlu köfteler.
evet, bu özettir. bu yaşamak mı derseniz, evet. böyle mi mutlu olacağız derseniz, evet. hem de çok mutlu olabilirsiniz.
yaşamak, bu başlıkların satır aralarını dolu dolu yaşamaktan ve her mutluluk kırıntısını aç gözlü bir karınca gibi alıp, sahip çıkmaktan geçiyor.
yoksa,
mutlu ol, eğlen, gez, yat, ye, vs şeklinde puntoları yoktur yaşamanın. bunlar aralardadır. mutluluk, herkesin sandığı gibi süreklilik arzeden bir duygu durumu değildir. mutluluk ara ara insanı ziyaret eder ve bu kafidir. en mutlu olduğunu sandığınız prenste de durum budur, ya da küçük bir çocuğun mutluluğunda da. öyle bir karakter ve ruh haline sahip olmalısınız ki çalışırken, çocuk yetiştirirken, okurken mutlu olabileceğiniz anlar yaratmalısınız. hepsini yapılması ve tamamlanması gereken vazifeler olarak görürseniz bunları tamamladığınızda size kimse bir 50 genç yıl daha vermez.
life ( happiness? ) is not a destination, it is a journey. enjoy the journey. once you are there, the journey ends.
add it: nedense avrupalılar bunu daha iyi başarıyor.
add it reloaded: an itibarı ile prens intihar etmiştir, bilmem anlatabildim mi..
Herkes gibi Ben de bu şekilde bir hayat yaşayacağım. Ama kafamda mevcut düzene karşı düşünceler döndükçe okurken kampüsümde hareketlilik oluşturuyorum. Çalışırken nesil yetiştireceğim. Evlendiğim zaman daha güçlü olacağım. Çocuğumu halife olarak yetiştireceğim. emeklilik diye bir şey ölene kadar yok. Öldüğümde ise asıl hayat başlayacak. Bence gayet hareketli ve sıradan olmayan bir dünya hayatı.
doğ.
büyü.
yaşayama.
seviş ama boşalama.
boşal ama boşaltama.
boşaltamazsan parmaklama.
parmaklarını yala sonra at kahkaha.
ve ve ve ve ve ve ve ve ve ve sonrada öl.