oktay rıfat horozcu

entry93 galeri1
    66.
  1. Elleri var özgürlüğün,
    Gözleri, ayakları;
    Silmek için kanlı teri,
    Bakmak için yarınlara,
    Eşitliğe doğru giden.

    Ben kafes, sen sarmaşık;
    Dolan dolanabildiğin kadar!
    1 ...
  2. 65.
  3. "ölü bir kente sürülmüş, tutuk
    sinsi bir sokakta tek başına
    sorumsuz bir denizde gülümser
    bencil renklerden uzak, benekli
    külü eşildi mi ışıl ışıl
    her türlü sevgide yaprak veren
    dağıtmadan, bölüşmeden yana
    özgürlükten, yoksullardan yana
    başka biri durmadan ve kendi"
    0 ...
  4. 64.
  5. ağzımın tadı yoksa, hasta gibiysem,
    boğazımda düğümleniyorsa lokma,
    buluttan nem kapıyorsam, vara yoğa
    alınıyorsam, geçimsiz ve işkilli,
    yüzüm öfkeden karaya çalıyorsa,
    denize bile iştahsız bakıyorsam,
    hep bu boyu devrilesi bozuk düzen,
    bu darağacı suratlı toplum.
    1 ...
  6. 63.
  7. Eski bir aynada çoğalıyordum. Birden
    On, onken yirmi; büyüyor kalabalığım.
    Fırıncı, demirci, sabuncu, meyhaneci;
    Deniz ben, sokak ben, ağaç ben, yalnızlık ben.
    Kendimi içiyordum bardaktan, kendimi
    Dişliyordum elmada.Yat kalk, uyu uyan
    Çevreye serptiğim benler içinde ben
    Sonra gün battı, morardı dağların ardı.
    Bir kuş öttü ovada, başka bir hamurda,
    Aynamızda ay ışığı gibi yansıyan.
    0 ...
  8. 62.
  9. Güneş yalnız dirileri ısıtır
    Güneşin kıymetini bil.
    1 ...
  10. 61.
  11. "dişli rüzgarlara karşı büyüttüm
    düşman gecenin içinde seni
    bir damlacık aydınlığım
    kalemime kağıdıma şavkı vuran
    avucumda koruduğum bugüne"
    1 ...
  12. 60.
  13. Ben maksada bakarım

    Madem ki maksat barış
    Yurtta barış
    Cihanda barış
    Salla gitsin atom bombasını
    Mister Fışfış
    insan dediğin nedir
    Abur cubur
    Olsa da olur
    Olmasa da olur
    Maksat barış
    Yurtta barış cihanda barış
    Kendi savaş
    Adı barış
    Ama yanarmış yıkılırmış
    Boş veeer
    Maksat barış.
    1 ...
  14. 59.
  15. Kireç badanalı duvara
    kömürle adını yazdım
    bir gemi resmi çizdim üstüne
    balıklarını dizdim
    gemi aldı götürdü seni
    tükürdüm mavisine
    sildim denizlerini bozdum.
    1 ...
  16. 58.
  17. Hangi saatlerde ve nasıl ben de bilmem!
    Budarım umutlara sarkan kollarımı.
    Ay kızarır ve batar. Yontma taşlarımı
    Kaldırıp şileplere, rüzgarlı kıyıda,
    Bir mamut iskeleti hızıyla macuna,
    Dağ gibi bulutların öfkesi altında.
    2 ...
  18. 57.
  19. Başkaları gitmiş olur, gidince;
    Bir sen yakınsın, uzakta kalınca.
    3 ...
  20. 56.
  21. "tut beni gülüm bu benim elim
    kurudu gözlerimin sevinci"
    4 ...
  22. 55.
  23. ben kafes, sen sarmaşık;
    dolan dolanabildiğin kadar!
    3 ...
  24. 54.
  25. "Gün usulca karardı pencerede,
    Gece oldu lambaya bakıyordum
    Camda, yalnızlığı gördüm derinde.
    Baktım ki başıboş sokak, mutsuz
    Taş kesilmiş yüzümde, ellerimde

    Vay benim alınyazım, işsizliğim."
    1 ...
  26. 53.
  27. "Bir virgül dilimin ucunda,
    Ezik ve kekremsi,
    Her bütüne meydan okuyan."
    1 ...
  28. 52.
  29. Öyle durgun, öyle sıcak saatlerde,
    Sessiz bir bahçe görünür aynadan,
    Nerde bu gök, dersiniz, bu ağaç nerde,

    Ne Uzay kalmış ne Zaman!
    2 ...
  30. 51.
  31. Hangi saatlerde ve nasıl, ben de bilmem!
    Birden, çözülüverir şifresi kilidin
    Ve yüzün oturur gözlerimin yivine,
    Öpüşür dalgın, tıpatıp erkekle dişi.
    Kavaklar sallanır yol boyunda, ay doğar,
    Savrulur kanatlı tohumlarım havada,
    Yıldızı tüylenir gecemin, sonra kişner,
    Büyük dört ayakta beyazlık ve akıtma.
    Alsam gitsem seni yataklara! Hey benim
    Balta girmemiş ormanlarım, mor dağlarım!

    Hangi saatlerde ve nasıl ben de bilmem!
    Budarım umutlara sarkan kollarımı.
    Ay kızarır ve batar. Yontma taşlarımı
    Kaldırıp şileplere, rüzgârlı kıyıda,
    Bir mamut iskeleti hızıyla maçuna,
    Dağ gibi bulutların öfkesi altında.
    0 ...
  32. 50.
  33. siz bir başlangıç bile değilken
    sizi yazdım kotardım
    bir başucu kitabı olmanızı istedim
    tek tek iri o yabanıl kelimeler
    onlar işte renkli zarlarının içinde
    olukların çinkosunda yuvarlanan

    siz daha bir başlangıç bile değilken
    yağmur başlamıştı
    ama ne ben ne bahçe ne yaz
    hiçbirimiz.
    2 ...
  34. 49.
  35. "ağzımın tadı yoksa, hasta gibiysem,
    boğazımda düğümleniyorsa lokma,
    buluttan nem kapıyorsam, vara yoğa
    alınıyorsam, geçimsiz ve işkilli,
    yüzüm öfkeden karaya çalıyorsa,
    denize bile iştahsız bakıyorsam,
    hep bu boyu devrilesi bozuk düzen,
    bu darağacı suratlı toplum."
    2 ...
  36. 48.
  37. Eciş bücüş maydanoz bahçeleri
    Düğümlü balıkları bekleyişin
    Uzun etme iki gözüm biraz da bize uğra
    Bu lambanın karpuzu benim işte
    Benim işte bu testi
    Benim işte bu soysuz sevdaların musluğu.
    1 ...
  38. 47.
  39. ben onun doğumunu bilirim
    doğmadan öncesini
    yokluğunu.
    1 ...
  40. 46.
  41. akşamın hüznüne ortak olan şair ama insan... Zaman bazen geçmiyor işte;

    Ağzımın tadı yoksa, hasta gibiysem,
    Boğazımda düğümleniyorsa lokma,
    Buluttan nem kapıyorsam, vara yoğa
    Alınıyorsam, geçimsiz ve işkilli,
    Yüzüm öfkeden karaya çalıyorsa,
    Denize bile iştahsız bakıyorsam,
    Hep bu boyu devrilesi bozuk düzen,
    Bu darağacı suratlı toplum!...
    1 ...
  42. 45.
  43. "bir sen yürürsün sokakta, yürürken
    oturursun koltuğa, oturunca
    su, bir senin bardağında en çok su
    bir senin kolların bileziklidir
    bir senin ağzın dudaklı ve sıcak
    bir sen memelisin, ince bellisin
    başkaları gitmiş olur, gidince
    bir sen yakınsın, uzakta kalınca"
    0 ...
  44. 44.
  45. mutluluk bir çimendir bastığın yerde biter
    yalnızlık gittiğin yoldan gelir.
    0 ...
  46. 43.
  47. Buluruz, kaybederiz, yeniden yaşarız.
    Uyuruz çok kollu, çıplak tanrılar gibi.
    Yanaşır borda bordaya gemilerimiz,
    Sıçrarız. Biz miyiz, yoksa başka biri mi!
    Böyledir o, soy kısrak, silkinir ve koşar
    Güneşe, bilenmiş bıçaklarıyla diri.
    0 ...
  48. 42.
  49. "kapışıyorlardı yaz gök
    güneş ne varsa içimize
    sıcakla gireni durgun
    mavi giyerek saçları rüzgarda
    koşarak çığlıklarla deniz aşırı
    avuçluyorlardı ot
    ağaç ne varsa altlarına alarak
    üstte duranı ve büyüyeni kendi kendine"
    2 ...
© 2025 uludağ sözlük