oktay rıfat horozcu

entry93 galeri1
    49.
  1. "ağzımın tadı yoksa, hasta gibiysem,
    boğazımda düğümleniyorsa lokma,
    buluttan nem kapıyorsam, vara yoğa
    alınıyorsam, geçimsiz ve işkilli,
    yüzüm öfkeden karaya çalıyorsa,
    denize bile iştahsız bakıyorsam,
    hep bu boyu devrilesi bozuk düzen,
    bu darağacı suratlı toplum."
    2 ...
  2. 50.
  3. siz bir başlangıç bile değilken
    sizi yazdım kotardım
    bir başucu kitabı olmanızı istedim
    tek tek iri o yabanıl kelimeler
    onlar işte renkli zarlarının içinde
    olukların çinkosunda yuvarlanan

    siz daha bir başlangıç bile değilken
    yağmur başlamıştı
    ama ne ben ne bahçe ne yaz
    hiçbirimiz.
    2 ...
  4. 51.
  5. Hangi saatlerde ve nasıl, ben de bilmem!
    Birden, çözülüverir şifresi kilidin
    Ve yüzün oturur gözlerimin yivine,
    Öpüşür dalgın, tıpatıp erkekle dişi.
    Kavaklar sallanır yol boyunda, ay doğar,
    Savrulur kanatlı tohumlarım havada,
    Yıldızı tüylenir gecemin, sonra kişner,
    Büyük dört ayakta beyazlık ve akıtma.
    Alsam gitsem seni yataklara! Hey benim
    Balta girmemiş ormanlarım, mor dağlarım!

    Hangi saatlerde ve nasıl ben de bilmem!
    Budarım umutlara sarkan kollarımı.
    Ay kızarır ve batar. Yontma taşlarımı
    Kaldırıp şileplere, rüzgârlı kıyıda,
    Bir mamut iskeleti hızıyla maçuna,
    Dağ gibi bulutların öfkesi altında.
    0 ...
  6. 52.
  7. Öyle durgun, öyle sıcak saatlerde,
    Sessiz bir bahçe görünür aynadan,
    Nerde bu gök, dersiniz, bu ağaç nerde,

    Ne Uzay kalmış ne Zaman!
    2 ...
  8. 53.
  9. "Bir virgül dilimin ucunda,
    Ezik ve kekremsi,
    Her bütüne meydan okuyan."
    1 ...
  10. 54.
  11. "Gün usulca karardı pencerede,
    Gece oldu lambaya bakıyordum
    Camda, yalnızlığı gördüm derinde.
    Baktım ki başıboş sokak, mutsuz
    Taş kesilmiş yüzümde, ellerimde

    Vay benim alınyazım, işsizliğim."
    1 ...
  12. 55.
  13. ben kafes, sen sarmaşık;
    dolan dolanabildiğin kadar!
    3 ...
  14. 56.
  15. "tut beni gülüm bu benim elim
    kurudu gözlerimin sevinci"
    4 ...
  16. 57.
  17. Başkaları gitmiş olur, gidince;
    Bir sen yakınsın, uzakta kalınca.
    3 ...
  18. 58.
  19. Hangi saatlerde ve nasıl ben de bilmem!
    Budarım umutlara sarkan kollarımı.
    Ay kızarır ve batar. Yontma taşlarımı
    Kaldırıp şileplere, rüzgarlı kıyıda,
    Bir mamut iskeleti hızıyla macuna,
    Dağ gibi bulutların öfkesi altında.
    2 ...
  20. 59.
  21. Kireç badanalı duvara
    kömürle adını yazdım
    bir gemi resmi çizdim üstüne
    balıklarını dizdim
    gemi aldı götürdü seni
    tükürdüm mavisine
    sildim denizlerini bozdum.
    1 ...
  22. 60.
  23. Ben maksada bakarım

    Madem ki maksat barış
    Yurtta barış
    Cihanda barış
    Salla gitsin atom bombasını
    Mister Fışfış
    insan dediğin nedir
    Abur cubur
    Olsa da olur
    Olmasa da olur
    Maksat barış
    Yurtta barış cihanda barış
    Kendi savaş
    Adı barış
    Ama yanarmış yıkılırmış
    Boş veeer
    Maksat barış.
    1 ...
  24. 61.
  25. "dişli rüzgarlara karşı büyüttüm
    düşman gecenin içinde seni
    bir damlacık aydınlığım
    kalemime kağıdıma şavkı vuran
    avucumda koruduğum bugüne"
    1 ...
  26. 62.
  27. Güneş yalnız dirileri ısıtır
    Güneşin kıymetini bil.
    1 ...
  28. 63.
  29. Eski bir aynada çoğalıyordum. Birden
    On, onken yirmi; büyüyor kalabalığım.
    Fırıncı, demirci, sabuncu, meyhaneci;
    Deniz ben, sokak ben, ağaç ben, yalnızlık ben.
    Kendimi içiyordum bardaktan, kendimi
    Dişliyordum elmada.Yat kalk, uyu uyan
    Çevreye serptiğim benler içinde ben
    Sonra gün battı, morardı dağların ardı.
    Bir kuş öttü ovada, başka bir hamurda,
    Aynamızda ay ışığı gibi yansıyan.
    0 ...
  30. 64.
  31. ağzımın tadı yoksa, hasta gibiysem,
    boğazımda düğümleniyorsa lokma,
    buluttan nem kapıyorsam, vara yoğa
    alınıyorsam, geçimsiz ve işkilli,
    yüzüm öfkeden karaya çalıyorsa,
    denize bile iştahsız bakıyorsam,
    hep bu boyu devrilesi bozuk düzen,
    bu darağacı suratlı toplum.
    1 ...
  32. 65.
  33. "ölü bir kente sürülmüş, tutuk
    sinsi bir sokakta tek başına
    sorumsuz bir denizde gülümser
    bencil renklerden uzak, benekli
    külü eşildi mi ışıl ışıl
    her türlü sevgide yaprak veren
    dağıtmadan, bölüşmeden yana
    özgürlükten, yoksullardan yana
    başka biri durmadan ve kendi"
    0 ...
  34. 66.
  35. Elleri var özgürlüğün,
    Gözleri, ayakları;
    Silmek için kanlı teri,
    Bakmak için yarınlara,
    Eşitliğe doğru giden.

    Ben kafes, sen sarmaşık;
    Dolan dolanabildiğin kadar!
    1 ...
  36. 67.
  37. mutluluk bir çimendir bastığın yerde biter
    yalnızlık gittiğin yoldan gelir.
    0 ...
  38. 68.
  39. Bir Aşka Vuran Güneş

    Öyle sevdalar vardır, biter biter başlar;
    Buruk tatlar vardır, ağızda sürüp giden;
    Bir aşka vuran güneş kolayca batmıyor.
    Yanıyor bin kollu şamdanı, tutuşuyor
    Ufkunuzda camları göksel konağının
    Ve bir yaz akşamı buhurdan gibi tüten
    Hanımellerinin morumsu buğusunda,
    Bekliyor bahçemize dönük balkonunda,
    Sarmaşık gülleri kokladıkça kırmızı,
    Hüzünler, japonfenerleri arasında.
    Öyle günler var, öyle anlar, hiç bitmeyen!
    Nasıl bir ışık emmişler ki sevginizden,
    Ansızın başka bir yüzle güzel, kopmuşlar
    Büyük Irmak'tan, ayrı düşmüşler desteden,
    Yağmışlar ilkyaz yağmurlarınca ve özlem
    Açmış yaban çiçeklerini tarlanızda.
    Ölümsüz günler onlar, bir hiçle beslenen;
    Zaman dişi güvercinler, uçma bilmeyen;
    Uzay ötesi ovalar, ayak değmemiş;
    Başka bir mevsim, başka bir dal, başka yemiş.
    Erir kim bassa o toprağa ve kim tatsa
    O yemişten. Balla dolar testi, açılır
    Açılmayan kilit, çiçeğe durur badem,
    Dolanır bilgelikle mutluluk yüreğe.
    Ak bir bulut bekler üstünüzde havada,
    Kuşlar iner, devinme birden bitiverir,
    Çıt çıkmaz evrenden. işte ortadasınız,
    Havuz, ağaç, deniz, ne varsa size göre.
    işte aydınlıklarda, çekilmiştir bir resim
    Gibi kalır aklınızda, gölgesiz, duru,
    Küçük bir bahçede susar gibi yaparak
    Karşılıklı gizemlere daldığınız gün.
    1 ...
  40. 69.
  41. Perçemli sokak şiiriyle 2.yeniye kayan yazarımız.
    0 ...
  42. 70.
  43. garip akımından bir şairimiz.

    Ben eski zaman âşığıyım
    Sevda çeker düşünürüm ağlarım
    Bazen tilki kadar kurnaz bazen akılsız
    Bazen çocuk gibiyim bazen bakakalırım.
    Herkes âşık olur sevdalanır
    Bir yolu var gönül çekmenin de
    Benimki sevda değil ateşten gömlek
    Bir kor düşmüş ışıl ışıl yanar içimde
    Ama ben eski zaman âşığıyım
    Sevmek kadar katlanmak da gelir elimden
    Gece hayalimde gündüz fikrimde
    Ela gözlü o yâr çıkmaz gönülden.
    0 ...
  44. 71.
  45. Gökteki uçurumdan başım dönse de,
    Sokulurdum az daha, az daha.
    Gömük yarı belimize kadar, büyük
    Yarı belimizden öte, cıvık
    Batakta. Bir sarmaşık gibiydi batak,
    Bir tuz ki aşımıza karışmış,
    Oyar köstebekleriyle etimizi.
    Kelepçelidir kirpiklerimiz,
    Acır bir ışığa dönse yüzümüzü.
    Aydınlığa versek elimizi,
    Uzuyor koyu bir katranla yapışkan
    Parmakların ucunda ip gibi.
    Ak bir güvercin alsak avucumuza,
    inim inim karayel yerine,
    Güvercinin tüylerinde batak. Batak
    En uzak ışıltılı yıldızda.
    Çektik kentin yorganını üstümüze,
    Düşler kurduk, düşlerimiz batak.
    Ve batak kişiler sardı yöremizi:
    Suratları insana boyalı
    Bütün o alıp satanlar, üleşenler;
    içimizde açan karanfili
    Kara tırnaklı yaldızla kirleterek,
    Sıkınca bir irin çıksın diye
    Yalnızlığa gömenler, ün tacirleri,
    Bağnazlar, despotlar ve ödlekler;
    Havasız odalarda duman kişiler;
    Yoksulun cebinden aşırırmış
    Beşikleri yutturanlar altın diye.
    Durgun batak, leş kokulu batak!
    Atımı getirin benim, kır atımı!
    Bataktan dörtnala çıkmak gerek!
    3 ...
  46. 72.
  47. başkaları gitmiş olur, gidince.
    Bir sen yakınsın, uzakta kalınca.
    1 ...
  48. 73.
  49. Ağzımın tadı yoksa, hasta gibiysem,
    Boğazımda düğümleniyorsa lokma,
    Buluttan nem kapıyorsam, vara yoğa
    Alınıyorsam, geçimsiz ve işkilli,
    Yüzüm öfkeden karaya çalıyorsa,
    Denize bile iştahsız bakıyorsam,
    Hep bu boyu devrilesi bozuk düzen,
    Bu darağacı suratlı toplum!
    2 ...
© 2025 uludağ sözlük