seyir zevki çok yüksek bir goldür. ancak şunu da belirtmek gerekir ki, oktay'ın yaptığı modern futbolda doğru birşey değildir. birinci çalımı atarsın, hadi ikinciyi de attın ama bir yere kadar artık pas vermen gerekir. sonu güzel olmuştur ancak bu tip hareketlerin %98'i * başarısızlıkla sonuçlanır.
(bkz: cahil cesareti)
eşinden dolayı acı yaşamasaydı türkiye'nin gelmis gecmis en büyük forvetiydi hakan sukur tartışmasına gerek kalmazdı. attığı bu golde kalitesini belli etmiyormu.
her futbol izleyicisinin aklında mutlaka yer etmiş, gol atmak kavramına ipe dizmek gibi bir boyut kazandıran, oktay derelioğlu'nun toplamda 7 belçikalı oyuncuyu geçerek attığı efsanevi goldür. bu gol, nedense bana hep diego armando maradona'nın meksika 86'da ingiltere'ye attığı unutulmaz golü hatırlatır.
hiçte güzel bir gol değildir.
bu gol o zamanlar türk milli takımının ne kadar ilkel bir düzeyde olduğunu gösteren bir goldür.
zira futbol bir takım oyunudur. ve bu oyunun en temel öğesi olan topun kaleye girmesi de kollektif oyunun (bkz: ömer üründül replikleri) bir ürünü olduğunda anlamlı hale gelir.
mevzu bahis atılan golde futbolcu bütün takımı amiyane tabirle eşek yerine koyup kendi kişisel becerisiyle * ve rakip takımın mal oğlu mal oyuncuları sayesinde ilerleyip takıma şeref sayısını kazandırmıştır.
amma ve lakin bu tür bir gol 30 yılda bir atılmaktadır ve bu tip goller bir takımın büyüklüğünü değil trajikomik bir ironiyi gözler önüne serer.
benzer bir durum için
(bkz: recep çetin'in isviçre'ye attığı gol)
belçika milli takımının sağ kanadında oynayan, kademeye giren bütün insan evlatlarını geçerek atmıştır bu golü oktay derelioglu. öyle ki driplinge başladığında çalımladığı ilk adam, oktay diğerlerini çalımlarken oktay' a yetişmiş, madem çok istemiştir oktay derelioğlu da bir daha çalımlamıştır kendisini. şayet kendisinin beli kırılmasa ve bir kaç metre daha olsa idi oktay hiç üşenmeden bir daha çalımlayabilirdi o arkadaşı. zira oktay derelioğlu' nun o sırada süperi gelmiş olup, o golü atana kadar bu durum devam edecekti...