istanbul okmeydanı semtinde çocuk olmak zordur arkadaşlar.
kürtü, alevisi, gericisi, polisi hepsi aynı anda kol gezer bu semtte. yoksul bir semttir, konfeksiyon atölyeleriyle doludur. çocuklar ezilmeye bu atölyelerde başlar. küçük yaşta memleketinden koparılıp getirilen kürt çocukları, evlerine ekmek götürebilmek için günde 15 saat mesaiye katlanmak zorundadır. patronları hemşerileridir genelde. ve genelde o hemşerilerin hakaretlerine boyun eğerler. mesai bitimi onlar için pekte özgürlük sayılmaz. çünkü dışarıda polisle çatışan abisi, ablası hiç olmadı arkadaşı vardır. polis arkadaşına gaz atar, arkadaşı polise havai fişek atar, atar da atar. bu çatışmalar geceli gündüzlü devam eder.
çocuk o gün izinliyse, oynayacağı sokak renklerini yitirmiştir. yoksuldur o çocuk. hani inanın bisiklete binip, dondurma yiyemeyecek kadar yoksuldur. hatta o kadar ki tost yerken ikram ettiğiniz mahalle çocuğu 'bu ne abla' diye sorar. gözleriniz dolar, o çocuğun tostu bilmemesinden kendinizi sorumlu tutarsınız. yerlere saçılan fişeklerin boş kovanları en büyük oyuncağıdır. okmeydanı'nda hiç hırsız poliscilik oynanmaz. sizin abinizi polis yaralasa, siz poliscilik oynar mıydınız sokaklarda?
devlet tarafından o yaşınızda fişlenmişsinizdir artık. olay olmadığı günlerde de canınız tehlikeledir. memleketin anma günleri bitmiyor, bayramdan çok katliamlar için yürüyoruz malum. sizin de dedenizi dersim'de katletselerdi, siz yürümez miydiniz sokaklarda? abin boynuna kızıl bi şey bağlar, sana da verir. 'gaz atarlarsa bu beni korur' sanırsın. gaz yersin, belki cop. kafan kırılmasa da gururun kırılır, hayallerin vurulur. sen öldürülen dedenin hesabını sormak için sokaklarda yürürken, polis aynı zulmü şimdi de sana uyguluyordur.
yaş ilerledikçe barikat kurmayı, molotof yapmayı, slogan atmayı öğrenirsin. önünde seni hırpalayan koca bi hükümet vardır, ama korkmazsın, yılmazsın. artık boynuna bağladığın o şey yalnızca bi bez parçası değildir.
her evde bir bağlama, her bağlamanın üzerinde bir ozan parmağı vardır okmeydanı'nda. onlar çalar sen halaya durursun. bildiğin türküyü söyler, belki memleketini özlersin. halk çocuk terslemez okmeydanı'nda. aklı başında insanlar 'sus bakayım, büyüklerin sözüne karışılmaz' demez o küçük yüreklere. bilirler yoksulluklarını, görmeden büyümek zorunda kaldıklarını.
şu yazılanlar sakın ola sizi korkutmasın. hepsi analı babalı çocuklardır, saygıda tek kusurları olmaz. 3 gün ayakta kalacaklarını bilseler yine de kalkıp size yer verirler. tokalaşırken gözlerinizden geçip yüreğinize bakarlar, öyle güçlü sıkarlar parmaklarınızı. am a yüzlerindeki o sıcak gülümsemeyi ah bir görseniz.
velhasıl okmeydanı öyle sanıldığı gibi her köşe başı örgütle, teröristle çevrilmiş bir semt değildir. evet hemen hemen herkes ideoloji sahibidir okmeydanı'nda. herkes hükümet karşıtıdır, gerici dindarları pek sevmezler, türkü barlarda içerler onlar evet. hatta polise molotof da atarlar. ama ahmet abi durumu şu sözlerle özetliyor;
Çocukluğum çıraklıkta geçti,
Kir-pas içinde.
Gençliğim korsan yürüyüşlerde, mitinglerde.
Hapse erken düştüm,
Copla erken tanıştım,
Küçük voltalardan bıktım usandım.
olduğum şeydir. okmeydanı nda çocuk oldum, hala da okmeydanı nda, bi günü olaysız geçmeyen semtimde yaşıyorum. ama zordur okmeydanı nda çocuk olmak, çok zordur. polisle copla filan çok erken tanışır, yokluk nedir erken öğrenirsiniz. zordur, çok zor.