rezil olacağım psikolojisinden kurtulup,raha bir şekilde katılmak,programın malzemelerinden biri olduğunu unutmamak,eğlence programı olduğunu aklından çıkarmamak.
emin olmadığınız sorulara bilmiyorum demek, aptalca çıkışlardan ve iddialardan uzak durmak, okanın zaaflarını iyi bilmek, sessizce herşeye gülüp kalabalık içerisinde kendini unutturmak, postmodern hassasiyetlere sahip olduğunu sürekli belli etmek, troid ve tribal takılmamak şeklinde özetleyebilirim. Aklı olan o programa gitmez zaten, okan bayülgen medyanın yarattığı underground mitlerden bir tanesi sadece, görevi insanları kontrolsüzce aşşağılamak, bunu yapması için ona maaş ödüyorlar.
ömrü hayatı boyunca okan ın programlarından birine bile olsun müdahil olmayacağını düşünüp de: "bize ne lan okan ın programından? ne işim olur? işin gücün mi yok allaınsen? amaçsız! yavşak!" türünden itirazlarla ve hakaretlerle olaya yaklaşabilitesi, şahsımı kederlerin koynuna hunharca atabilitesi olan mantaliteye savunmam şudur ki efendim: orası hiç belli olmaz. ülkemizde meşhur olup, okan ın programına çıkma evresi en kötü 3 haftada tamamlanabilen bir evredir. gençlere sevimli ya da cool gözükmenin yolu da elbette okan dan geçmektedir.
yani yarın öbür gün, sözlükte bir yazınızla meşhur olmanızın akabinde, okan sizi çağırdığı zaman dilerim ki değerimi daha iyi anlar, ardımdan mevlüt okutursunuz. şeker neyin dağıtırsınız. naneli. lokum da olur belki içinde. olamaz mı? yok mu öyle bi dünya?
yine unutulmaması gereken durum: tüm silahlarını, cici tavırlarını veya ukala hallerini kuşanıp programa katılacak olan ünlü neferlerimizin öncelikle sözlükleri hatmettikleridir. hatta ben bir kısmının "okan da rezil olmamak için ne yapmalı" tarzında başlık açıp sözlük içinde arattıklarına eminim. dolayısıyla; kendimi hilal cebeci'ye, lerzan mutlu'ya, banu zorlu'ya, yılmaz morgül'e adadım muhterem. sizle alakam yok benim.
he bi de evet, uzun yazı. kaşıntı yapar sana. zonaya sebebiyet verir. okuma güzelim sen. laboratuarına dön. hidron çarpıştır. vaktini harcama.
kendi çapında, oldukça mütevazi tavsiyelerim şu şekilde:
- dış görünüm, en kolayı; çok iddialı bir kıyafetle katılmamak lazım programa. bu, kadınlar için aşırı dekolte ya da topuklu; erkekler içinse aşırı dikkat çekici biçimde giyinmeme anlamına gelir. nice apartman topuklu hanımefendilerimiz o merdivenden inerken "ayyy, gelemiyorum ben okaaaann.. ihihihihi" diyen bakışlarla orada kalakaldılar. kafadan eksiyi yediler. catwalkın kitabını yazmış bir top model değilseniz, denemeyin. dekolteniz ise her hareketinizde dikkatlerin üzerinize çekilmesine, yollu lan bu damgası yemenize okan ın hava saldırısına uğramanıza sebebiyet verir. yapmayın. etmeyin.
kemal doğulu karmaşasına da kapılmayın. yazık. adam her programa ayrı bi abartı kıyafetle geldi. bi keresinde astronot formunda dans etti. inanmazsın. her seferinde de okan ın bıyık altından gülümsemeleri eşlik etti kendisine. biz de, tüm türk gençliği, okan osursa kendimizi ıkınmaya vereceğimizden, biz de güldük tabi. puan kaybetti adamcağız.
dolayısıyla giyim açısından fazla dikkat çekmemeli.
- program esnasında sürekli lafa dalmak, konulara ortak olmaya çalışmak çok yanlış. okan genellikle, konuşturmak istemediği bir konuk bir şey söylediğinde, cevap bile vermez. ya da durur, bi susar. "ne diyon sen yarrağım" dercesine. biz yine güleriz, neticede okan sıçsa bizde kıçımıza zeytinyağı sürüp.. neyse. çok konuşmayın.
zeynep beşerler, bilirsiniz, bilmem kaçıncı disko kralı'na katıldı. tek kelime bile etmedi. ama ciddi söylüyorum. tek kelime bile. ben kendisini çok beğenir, takip ederim. programın başından itibaren gözüm kulağım hep ondaydı. ama maalesef. okan bey'in ağır toplarından, kankalarından, okan'ın karizma yükseltme derdinden, kendisine sıra gelmedi.
çok konuşuldu bu mesele. işte "kuliste zeynep beşerler ağlamış. çok üzülmüş. küfür etmiş" falan... ben hiç sanmıyorum. şeyine bile takmamıştır. orası mühim değil çünkü. konuşup konuşmamak. o hareketiyle çok takdir topladı zeynep. önemli olan o. "ulan helal olsun ne hanımefendiymiş" dendi. "allah belanı versin okan" dendi. 3-5 program boyunca okan kendisini andı. büyük reklam oldu. büyük sükse. çok güzel bi taktik. kız hem konuşmayarak herhangi bir dalga malzemesi vermedi basına. hem de şukuları topladı. helal olsun. okan a katılacak tüm ünlülerimize de ibret olsun. aşkolsun çocuk, aşkolsun.
okan'la sohbet ederken de şunlara dikkat edilmeli:
- okan size bir şey sormadıkça konuşmayın.
- konuşurken toplumun genelinin bihaber olduğu kelimeleri kullanmamaya çalışın. kompedan gibi. okasyon gibi. ne bileyim... maksisubyonik gibi. aralarından biri okan'ın bilmediği bir şey olursa çıldırıyor adam. hemen saldırıya geçiyor. "okasyon mu? hımmmm.. ne demek yani okasyon? hakkı hocam var mı yavv böyle bişi?" diye öyle bi atlıyor ki üstünüze, jenna haze bile olsanız şaşırırsınız. "böyle mi dalınır bi insana ayol?" dersiniz. onun için, dikkatli olun.
- gel gör ki okan eski türkçe kelimelere oldukça sempatiyle yaklaşmakta. bilmese de bir şey demiyor. hemen hakkı devrim'e atıyor topu. sizin de üstünüze gelmiyor. dolayısıyla; ehvenişermiş, afakiymiş, teşrik i mesaiymiş.. bol bol kullanın bunları muhterem. fevkaladenin fevkinde olur.
- programa şebnem ferah gibi, hayko cepkin gibi, sezen aksu gibi, okan'ın kankalarından biri de katılmışsa, sakın onlardan birine çatmayın. ayarın kralını alırsınız. okan onlarla sizden daha fazla muhabbete girecek, sizin cümlenizi bölüp onlara söz verecek, mümkün olursa onlardan birinin diğer konuklara ayar vermesine de müsaade edecektir. "program esnasında buyur ettiğim konuklarım, benim için önemlidir." diyen adam, yeri gelir kankalarının karşısında babasını tanımaz. yerinizi bilin. susun oturun kıçınızın üstüne. belki ileride siz de okan'ın kankası olursunuz. o zaman intikamınızı alırsınız.
- samimi olun. yalan söylemeyin. hava atmayın. bir şeyi bilmiyosanız kısaca bilmiyorum diin. korkmayın. neticede okan her ne kadar çağdaş türk aydını gibi gözükse de kelime haznesi oldukça kısıtlı olan, haberdar olduğu mevzular temcit pilavı özelliği gösteren bir yetişkindir. ama kendisini satmayı iyi becerir. siz de aynı şekilde yaparsanız kamera önünde kendisinden hiçbir farkınız kalmaz.
- he bi de erkekseniz, ve uzunsanız, yakışıklıysanız... bence hiç katılmayın programa. pişman olursunuz. okan fiziksel olarak hiçbir şekilde üstünlük sağlayamadığı adama ayrı bi takar. ayrı aşağılar. he katıldıysanız, size yöneldiği zaman sakin olun. hiç sinirlenmeyin. ne derse he deyin geçin. ekrandakiler zaten size kitlendiğinden; okan'ın da hasetini yavaş yavaş anlamaya başladıklarından (allah a şükür) size yine sempati göstereceklerdir.
- hiçbir sözlüğü ya da sözlükçüyü eleştirmeyin. okan müsaade etmez. kendisi kadim bir sözlük dostudur. sözlük yazarı hayranıdır. ülkenin geleceğini, yükselen değerini sözlükte görür, ki bu konuda haklıdır bence. sözlüklerde size: "mına koduğumun sikko sanatçısı. mal mı ne lan bu?" da deseler, "ölsün gebersin bence. pis kıro" da deseler, "rüküşlükler kraliçesi, o nasıl oje ayol?" da deseler, ses çıkarmayın. en azından okan'ın programında çıkarmayın. eğer çıkarırsanız; sonrasında allah bir de deseniz karşı çıkarlar fikrinize.
bana sorarsanız gidin bi sözlük hesabı alın. sizin hakkınızda yorum yapanları tek tek tespit edip eksileyin mütemadiyen anacım. hem direkman zarar vermiş olursunuz, içiniz soğur; hem puan kaybetmezsiniz. oyunu kuralına göre oynamış olursunuz.
netice: kendiniz gibi olun. programa çıkmadan önce ansiklopedi ciltleri bitirmeye çalışmayın. neyseniz osunuz. daha fazlası olamazsınız. yeri geldi esra ceyda kardeşler bile ölümüne alkışlandı bu programda. siz alkışlanmasanız da problem yok. rahat olun.
bir kısım alakasız not: metin arolat 'ın son klibindeki botların hastasıyım. bir çift alıcam. safariye çıkıcam. en yakın zamanda.