bugün

dünkü programında ev sahibi olması nedeniyle yeşim salkım a gereken ayarı verememiş veya "beğenmiyorsan çektir git" diyememiş olan saygı duyduğum kişi.

yeşim salkım tahminimce hayatında bir kez bile jay leno ve/veya conan o brien ın yaptığı programları hiç izlmemiştir, adamlar programlarında ünlü kişilere resmen ve alalen küfür ediyorlar ama kimse bişey bile demiyor, herkes bunun bir şov programı olduğunu bildiği için gülüp geçiyor. neymiş efenim serdar ortaç şarkılarına okan laf etti diye, yeşim hanım "senin ağzının ayarı yok, ağzına çeki düzen ver" diyor, pehh.

(bkz: yeşim salkım hanımın taneleri)

not: yeşim salkım a burdan bir tavsiye de bulunmak gerekirse (ki bence gerekiyor), cnbc-e digiturk kanal 30 da, e2 digiturk kanal 50 de ve tabiki turksat 2a uydusunda. *
konuştuğu her kelimenin farkında olan, her konu hakkında yorum yapabilen, konuştuğu insanı temkinli olmaya sevk eden, yeri geldiğinde feci ayarlar veren kültürlü kişilik. en son ulu sözlüğü severek takip ediyordu, dün geceden sonra burayla ilgili fikirlerinin değişmediğini umalım.
çözüm bulmak yerine sorunlardan kendine ekmek çıkaran ekran çocuğu. kötülerin arasında çok iyi olabilecek kadar normal biri.
sabırlı, gerçekten sabırlı.
bildiğiniz, doğruluğundan emin olduğunuz bir şeyi-ne kadar önemsiz olursa olsun- anlatırken, karşı taraftan bu yönde bir tepki alamazsanız sinirlenirsiniz. insanın yapısı budur ve çoğu zaman hakim olamazsınız. Okan 21 Kasım'daki programında bu konuda insan dürtülerini yenmişti.
o anlamayan hanımefendi çok da gizli olmamakla beraber gizlediğini sanarak "saygısız, diline hakim olamayan" gibi seviye sınırını aşmış kelimeler kullanırken okan anlatmaya devam ediyordu. evet, biz insanlar hakkında konuşuruz. o hanımefendi ekranda konuşmadığını, bazı şeylerin içinde kaldığını söyledi. işte bu nokta onun kendi samimiyetsizliğini itiraf ettiği noktadır. Okan samimi abi, biz seviyoruz, izliyoruz. izleme, o programa da çıkma! çıkıyorsan saygılı olmak zorundasın, millete laf yetiştirmek yerine söylediğin "dile hakim olmak" gibi yersiz laflara sen yerinde uymalısın. Kişinin dedikodusu yapılmıyor. Anlaşılmayan nokta da bu. Televizyonda konuşuluyor, aslına bakılırsa o da orda sayılır. izleyebilir çünkü. Çok da kanına dokunursa çıkıp televizyona okana iki çift laf edebilir ya da telefonla bağlanabilir. Girişilen iş fazlasıyla yersizdi.

takdir ettiğim bir nokta da-ne kadar umrundaysa- aylin aslım ile diyalog kurdurması ve müdahale etmekten kaçınmasıydı. insanlar fikirlerini paylaştı, konuştu. herkes kendi açısından baktı. kim bekleyebilir allah aşkına? orda bir adam çıkıcak da "ben albümleri alırım, müzik kazansın müzik!" e hadi ordan be! herkes işine geleni yapar bunu anlamalıyız. bir insan müzik piyasasının içinde değilse, onun başına böyle bir şey gelmeyecekse düşünür mü müzisyeni? albümü bedava edinmek varken gidip para verir mi?(çoğunluk için konuşuyorum, alan arkadaşlar da var, bilincindeyim.)
şu rezillik dediğiniz olay nedir? "uludağ kendini rezil etti." rezillik aylin aslım ile aynı fikirde olmamak mıdır? bence çok da güzel bir tartışma oldu. konuşan arkadaşların kendi fikirleridir, ne size uymak zorundadır ne de bir başkasına. fikirlerini korkmadan konuşabildikleri için onları da tebrik ediyorum. doğru ya da yanlış, onların doğrusudur. Saygı duymayı öğrenmemiz gerek artık. Dediğim gibi çok da güzel bir tartışma oldu. Ama o konu kısırdır. albümü indirenin kendine göre gerekçeleri vardır, satanın, yapanın da kendine göre gerekçeleri vardır. o konunun varacağı nokta ancak şudur: "insanoğlu bencildir." bu kadar abi, bu!

iki yüzlü olmak güzel değil. Her fikir ciddiye alınacak kadar düşünülmüş değildir. Devam, Okan!
ağzından çıkan 3-5 kelimeyle uludağ sözlükte gündemin a.ına k.ymuştur. adam ne kadar övünse böbürlense az artık. helal olsun.
gazı kaçmış bir gazoz gibi son zamanlarda. hala bir marka ama ilk açtığındaki tadı veremez. artık modası geçti.

sevimsizliği ve iticiliğiyle çekerdi eskiden. huysuzdu, programında misafirlerini aşağılardı, dalga geçerdi. bize onların yıldız filan olmadığını anlatırdı inceden. laf sokardı gözüne baka baka. medya arkasında televizyon saçmalıklarını ifşa ederdi. sonra baktı, dalga geçtikleriyle arasına duvar örülüyor; medya dünyasından, televizyon dünyasından uzaklaşıyor. dengeyi tutturmak istedi. ntv'de program yapmaya başladı. o zaman anladım okan bayülgen'in bir balon olduğunu. sürekli konuşuyordu ama boş konuşuyordu. misafirlerine söz bırakmıyordu. kabaydı. tabuları yıkmak isteyen ama yıkamayan zavallı bir çenebaz.

onun gibi orada burada gönüllü avukatlığını yapan müritleri de balondur. samimiyetsizce sevmektedirler. bu adam kanal d olmasa bir hiçtir. hiçbir kanal da ona bu kadar kredi vermez. ve zaga benzeri programlar dışında da başka bir program yapamaz. ama öyle bir algı oluşturmuştur ki: o asla yanılmaz, o asla hata yapmaz, büyük bir bilgedir müritlerinin gözünde.

ama yeşim salkım olayında anlaşılmıştır, diğer tarafa yaranma çabası. kadına, "sen bilirsin, burası benim programım, istediğimle de dalga geçerim, beğenmiyorsan gidebilirsin" diye ağzının payını vermesi beklenirken, o yine suya sabuna dokunmamıştır. çok da şaşırmadım. böyleymiş bu işler demek. kepenkler inince arkada kimbilir neler dönüyor, neler konuşuluyor. anlarım kolay değildir herkese giydirmek. ama o zaman ekşi değilsindir sen artık gözümde. kimine şerbet kimine turşu suyu. hadi hayırlı işler bayülgen.
bu adamla canlı yayında tartışıyorsanız eğer kaybedersiniz.. adam günlü arkadaşım.. adam her şekilde seni alt edebilir.. türlü elime oyunları ile seni bataklığın ucuna kadar getirir ki sen bunu zerre farketmezsin.. kişiyi en çok saçmalayacağın yerden vurur ve/veya en zayıf anında vurur bir cift söz ile..

çok mu abartıyoruz? hayır.. bu adamın sanatı da bu işte ve 1 tl'ye ya da tasitle edinilmemiş cinsten..
pıratik zekasıyla övgüyü hakeden, çok bağıran insan modeli
okan, benim çok zeki bulduğum, oyunculuğunu da, şovmenliğini de, yaptığı projeleri de çok beğendiğim bir ünlü. heee, neymiş? ünlü. bu adam ünlü olmak için o beğenmediğimiz, bilenin bilmeyenin ağzına sakız olmuş popüler kültürü*** ve mensuplarını kullandı. ne için? popüler kültüre dahil olabilmek için. nasıl? eleştirerek, yerden yere vurarak. insanlar ne dedi? helal olsun adama bak nasıl da eleştiriyor. ee iyi de ben bakıyorum disko kralı, medya kralı, muhabbet kralı, zart kralı, zort kralı diye programlar var. hele o medya kralı dillere destan. orda resmen içini döküyor okan. yerden yere vuruyor, anlayana. ben izlerken ekrana bakıyorum ve "sen ne yapıyorsun be adam?" diyorum. yani senin yaptığının orda aşağıladığından ne farkı var? madem bu kadar tiksiniyorsun, sen neden hala televizyondasın? sırf bu yönünle bile kendini o kadar itici bir konuma sokuyorsun ki insanların gözünde. en azından az biraz sorgulayan, senden habersiz seni neredeyse şeyh ilan edip, adına neredeyse tarikat kuran müritlerin dışında kalan insanların gözünde. zekisin evet, ama bu zekan tiksindirici bir durumun içerisine itiyor seni. izliyorum denk geldikçe programlarını çünkü gülüyorum evet buna da itiraz etmiyorum. zaten senin söylediklerinle yaptıkların çelişiyor olmasaydı sana şu anda bu yergilerin yerine methiyeler yazıyor olurdum.

bak şimdi düşündümde aslında yine sen kazandın. senin amacın ünlü olmak, gündemde olmak, meeeeedddyyyaaaaaa kralıııııııı olmak, diiissssskkoooooooo kraalıııııı olmak. nasıl olduğunun bir önemi yok. ha yergiyle ha övgüyle.

neyse okancım seviyoruz seni. hadi hayırlı işler.
dün geceden:

telefonda buram buram varoş kokan, yayvan yayvan zırvalayan seyirci ''benim sorum ismail yk'ya'' dediğinde; ''tahmin etmiştim zaten'' tarzında bir yanıt vererek gecenin 4ünde çok gülmeme sebep olan, oryantâl zekalı insan.
dün geceki programından sonra girilen entry sayısına bakıldığında "tv kralı" olduğunu bir kere daha kanıtlamış zeki insan.
hakkında bu kadar çok entry girilince öldüğünü sanıp, yasin tebareke amme ve dualar kitabına uzanmamı sağlayan hiç sevmediğim şahıs...
(bkz: bu bir komplo)
dün geceki programında memleketim gazinatep'ten yüz karası bir telefon bağlantısına sabırla katlanan insan. Ayrıca sevenleri olduğu kadar, acımadan fırlatılan eleştiri oklarının da hedefidir. Kimse mükemmel değil, okan da değil.Kendisi de bu çarkın içinde veya değil. Zaten tamamen izole olmuş olması beklenemez. En azından her programında bir kişinin aklında bir soru işareti bırakabiliyorsa, biraz olsun aydınlatabiliyorsa (ki bunu başarıyor bence) ne mutlu ona.
küçük bir çocukken o kadar çirkindi ki, kum havuzunda oynadığını gören kediler üstünü örtmeye çalışırlardı... *
zaga'nın patlama yaptığı sene, programının yükselişini büyük ölçüde klip arkası * bölümüne borçlu olduğunu düşünüyorum.
yamulmuyorsam birkaç sene evvel arabeskten popstarlığa yatay geçiş yapan emrah'ı programa konuk almış ve klip arkasında emrah'ın metamorfik* sıkıntılarını yüksek dozda makaraya almıştı. seyircilerin iyice yarılmasıyla rencide olan emrah, "ama tamam bir dakika, bir şey söyleyeceğim okan, bu klipler bu parçalar ne emeklerle yapılıyor biliyor musun? yani burada dalga geçiliyor gibi.." şeklindeki çıkışını, "olabilir sen de yap, bok gibi de para veriyorlar" cevabını vererek yarı espirimsi bir blokajla karşılamıştır. akabinde kameraya klasik makas işaretini yaparak araya skeç sokmuş, mevzunun ayrı alemlere akmasına fırsat bırakmamıştı.

nefret ettiğin şeyin bir parçası olmak böyle bir şey olsa gerek..

bu arada dün adı geçmesi babında, serdar ortaç'ın da birkaç yıl önce, neredeyse tamamiyle aynı şekilde okan'ın programını terketmesi enteresandır.
globalizm solcusu.

güya mühalefet ve mükemmelci bir kişiliği oynuyor. çoğu olguda ve iş te olduğu gibi eksikler üzerinden dem vurmaya çalışıyor.

ama kendi çalıştığı kanalının patronlarını ve kanala bağlı olan kuruluşlarının hatalarını göstermek istemiyor.

kendisine hasankeyf projesine verdiği destek için saygı duyuyorum. ama önce aydın doğan'ın kelkit çayı projesi kapmasındaki yaptığı hataları göz önüne almasını dilerdim.
sözlükte programı hakkında yazılan şeyleri takip ettiğini söyleyen showman. kendisi adına bu işleri yapan asistanları sayesinde gündemi sürekli takip etmekte medyada, internette, özellikle sözlüklerde kendi hakkında ve programı hakkında konuşulanları takip eder. zaman zaman karşısındakini biraz bencilce yargılasa da en azından çoğu zaman karşısındakine haklı yere ağzının payını vermeyi de bilmiştir. okan bayülgen aslında fotoğrafçılık da yapan okuduğu okulu ve geçmişine bakılırsa kültürü oldukça fazla olan bir kişidir. taşıdığı öz güven buradan gelir zannımca tabi birde zeki bir insandır ki sen daha karşısında bir konudan bahsederken oradan bir cümle alıp sana geri sorarak seni kendin ile çeliştirmeyi de başarır. dün geceki programına katılan uludağ sözlük yazarlarına söz hakkı vermiştir. henüz bu sözlükle yeni yeni ısınmaya başladıklarını ifade ederek bunun devamının geleceğinin de sinyalini vermiştir.
antalya'daki bayülgen restaurantın sahibinin ailesinden biri olduğunu duyduğum şahsiyet.
sözlükleri takip ettiğine ve yaptıklarına bakılırsa adam zekidir. oooehh bu derece süper ya da şu derece iq sahibidir demek angutluğun birinci aşaması olur. adam yıllarını vermiş bu işe ve halen devam ediyor. bir seviye tutturmuş ve başarısı daim. seversin sevmezsin ama en azından takdir edersin olur biter.
kızının doğumundan önce basın mensuplarının "amerikada mı doğacak abd vatandaşı yapacakmısınız" sorusuna "ben türk üm kızımda burda doğacak ve bu ülkenin vatandaşı olacak" diyerek doğal olan cevabı vermiştir, takdire gerek yoktur kendisinden beklenen cevabı vermiştir, ülke medyası için yaptıkları içinse takdire şayandır.

edit: bir harf unutmuşum onu düzelttim, kabahatmi.
uzun süredir programlarında "ulan memleketin ağzına zıçıyorlar siz hala aval aval bakıyorsunuz" diye neredeyse avaz avaz bağıran pek bir sevip saydığımız aydın insandır. bazı eblehleri programına çıkartması da içine düştüğümüz rezaletin boyutlarını ortaya dökmesi için gereklidir. yıllar sonra kendisi için ülkesinin kültürü çatır çatır çökertilirken uyumayan ve uyutmayan insan denilecektir. evet ben öyle diyeceğim.
şu an muhabbet kralında konuşan uzun saçlı bu adamlara, ses tonlarına ve konuştuğu şeylere nasıl katlandığını müthiş bir şekilde merak ettiğim yüce insan!

(bkz: sinirlerimi bozuyor bu adamlar)
kıymeti kendinden değil ilk olmasından ve tekliğinden. bir zamanların lezzo oraleti gibi.

türk insanının entelektüelliğinin sığlık (ya da yokluk) ölçütüdür: okan bayülgen kadar politika, okan bayülgen kadar sanat, okan bayülgen kadar sinema, edebiyat, fotoğraf vs... 'medya eleştirisi' kıvamında fonksiyonel bir yönü de var imiş. akıllı tv izlensin daha makbul. kınarım.
aptal konuklariyla dalga gecmeyi birakmamistir, hala lafi gedigine koyuyor sadece tarz farkli. Inceden. Ironi yaparak. aptal konuk iltifat zannediyor akilli izleyici "nasssi gecirdi lafi ama" diye zevkle gulumsuyor..bu.