ekşisözlük yazarı olsa bile saygı duyduğum şahsiyet.zekası ve yerinde yapıştırdığı cevapları ile angutluğun sınırlarını zorlayanlara feci ayarlar veren;kendini bir halt zanneden şarkıcı ve tiyatrocu bozmalarına felaket ayarlar vererek onları madara eden ve madara olduklarını çok geç anladıkları vakit onları kaale bile almayan tiyatro oyuncusu ve şovmen.biraz uyuzdur ama bu uyuzluk zekanın getirdiği bir uyuzluktur ve bir karakterdir.okan bayülgen in eğlenceli olmasının en önemli sebeplerinden biri uyuzluktur ve akıllı gördüğü insanlarla alay etme niyeti olmadığını gösterebilmektedir.
dun gece tv makinasında uslubunda, dogru hareketler yapmıs olmamızdan, tezahuratlarda sonuna kadar destek vermemizden olacak ki ayar da almadık, reklamımızı da yaptı.
ayrıca belirtmek gerekir ki, yayında olmadıgı sürede daha bir sevecen oluyor. *
hemşo filminde kötü oynayan oyuncu ve diğer bilimum sanat dallarında faaliyet gösteren şahıs.
Yıllar önce, bu kadar ünlü değilken, max dergisinde bir fotoğrafı vardı. Elinde sigara, önünde çırılçıplak bir kadın. o kadın mankenmi yoksa gerçek bir kadınmıydı. mankenden kastım tabikide model değil. bildiğimiz plastik manken.
Deniz akkaya'ya ayrıca 5 beden büyük gelicek bir şahıstır.
kendisi 8 temmuz televizyon makinası zirvesi sonrası, sözlük yazarı olduğumuzu öğrenip yanımıza gelip - aslında bende sözlükten bir kızla evlenmek istiyorum diyerek bizi şok eden bir giriş yapmıştır- ve bunu yazmak için kendisinden izin de alınmıştır.-,ayrıca yaşamından çeşitli enstanteneler anlatıp bizi sıcaklığıyla sarıp sarmalamıştır. kibarlığı ve sıcaklığıyla tv makinesi programında olduğundan daha şeker ve * sıcak bir insan olduğunu hissettirmiştir..tadın dan yenmeyen bu adamın yanından ayrılmak tarafımdan çok zor olmuştur..neyseki beni iki kez yanaklarımdan öptü..
not: sıkı bir sözlük okuru olduğunu ama ekşide yazmadığını söylemiştir.uludağ sözlüğü
- aa onu bilmiyorum ama artık eve gidince ona da bakıcam diyerek ilgi ve alakasını göstermiştir.( aslında sözlükleri ve yazarlara ilgisi sandığımdan da ötede)
ayrıca eve nasıl gideceğimiz vs konusunda gösterdiği duyarlılıktan ötürü çok teşekkür ederiz..
yaw iyi ki varsın ben sana ne diyeyim ne diyebilirim ki..
genellikle takdir ettigim,bi yandan içinde bulunduğu janjanlı dünyayı delicesine eleştirir gibi dururken, bi yandan da o dünyanın en önde gelen neferlerinden biri olma gafletinden ister istemez kaçınamayan, hiç tasvip etmediği insanlara bayılıyormuşcasına davranan, yine de sesi ve özellikle gönüllerimizin shrek'i olması hasebiyle sevdigim televizyon kişisi.
her konuyu bilmesine sinir olduğum,kendini magazine yem etmemesini takdir ettiğim,uykulu gözlerle izlediğim programına bayıldığım,galatasaray mezunu,başından çok sayıda ilişki ve evlilik geçmiş,ses tonunda acayip karizma olan,garfield ı muhteşem seslendirmiş creature dır kendisi.böyle bi sevgilim olsun ister miyim?tabi ki isterim ama bulabilir miyim?tabi ki hayır...
Babamın neden izlediğimi bir türlü anlayamadığı insan. Zekası,dokunduğu konular falan bir yana dursun onu ekranda görmek insanlara mutluluk veriyor,hayatın devam ettiğinin bir göstergesi gibi sanki..Televizyon o gidince anlamını buyuk ölçüde yitirebilir. bir de şu var ki; artık eskisi kadar delirmediği, daha usturuplu olduğu, hatta Hakkı Devrim'i de yanına aldığı için eskiden onu şımarık bulan kitle tarafından da izlenmeye başladı(Annem gibi emekliliği gelmiş öğretmenler mesela..)
turkiyede dobra diyebilecegimiz sayılı sanatcılardan bir tanesi.programlarında konuklarına verdigi ayarlar demiyelim de hazırcevap mı denir dun de yasadım bunu belki senelerin verdigi tecrube belki azim belki kultur kaynagı olusundan kaynaklanmaktadır.dun de turkiyenin cok ciddi sorunlarından bir tanesini yani oss sistemini televizyon basındaki izleyenlere bir kez daha hatırlatmıstır.sevecenligi,zekası,kültürü ve daha anlatsam roman olur kadar bircok ozelligi ile insanlara gercekten ornek olunacak bir sanatcı kendisi.dun gece sozlugumuze gosterdigi ilgiden dolayı teşekkurlerimizi borc biliriz ve tek dilegim ki birgun programında gercek ses sanatcılarından gulayı da goruruz.teşekkurler okan bayulgen bizlere haftanın yükünü unutturdugun icin.
kişilerin showdan ne istedikleri de önemlidir. kimisi konuğun ezilmesini, kimisi başroldekinin etrafındakileri ezip geçmesini, acımasızlığı, bir noktaya kadar hoşgörüsüzlüğü bunun yanında devamlı bir heyecan devamlı bir yüksek tempo isterken, kimisi daha sakin ama daha hoşgörülü, daha yuvarlak hatlara sahip, köşeleri yumuşatılmış bir ortam isterler. okan bayülgen ortada duran biri değildir, bir uç insanıdır. bu sebepten seveni de çok sevmeyeni de çoktur. şimdiye kadar hep sadece ekranlarda ve programlarda gördüğüm ve kendisini gösterdiği şekliyle pek tarzını tutmadığım, fakat 8 temmuz 2006 uludag sozluk tv makinasi zirvesinde program dışında da tavrını, insanlara yaklaşımını gördükten sonra show dünyası ile gerçek hayat arasındaki farklı çizgisini farkedip gerçek kimliğine sempati duyduğum showmandir. gerçi ntv de yaptığı programı ile aslında gayet pozitif, daha az alaycı, daha yumuşak hatlarla sohbet de rahatlıkla edip eğlenceli olduğunu bizlere göstermiş olsa da, zirve sonrası hakkındaki fikirlerimin değişmesine vesile olmuştur.
şimdiki zaman ya da gelecek zaman kullanıyoruz, önemli değil. tek sakındığım onun için geçmiş zamanı kullanmaktır. gecmişe dair düşünce, herşeyi anılaştırır, soldurur, gerçekliğinden soyutlayıp zihne iter. 'okan' ise göz önünde olan ve göz önünde olması gereken gerçektir. fiziksel olarak yaklaşık 42 yıldır bu dünyada, 42 sene evvel anne karnından çıkmıştır. o zamandan beridir her yıl hem bedenen hem de zihnen gelişmekte, büyümekte. insanlara karşı sevgisi, içtenliği, temizliği ve saflığı ise ilk doğduğu günden bu yana eminim ki değişmeden kalmıştır. bu kadar emin olmak için elbette geçerli nedenlerim mevcuttur...
'daha dün gibi hatırlıyorum, ne de güzel saklambaç oynardık küçükken!' diyebilecek kadar uzun bir tanışıklığım yoktur kendisiyle. fakat parçalara ayrılmış bir zaman kavramıyla, toplanabilecek, üst üste eklenebilecek vakitlerle ölçümlenemeyecek bir yakınlığım bulunur. zira,tv de beraber geçirilen zamanın yatay çizgisel ölçüsü değildir ilişkiye değer katan, dikey ölçüde ne kadar inebildik, daha ne kadar dibe inebiliriz, bunu aramak ve cevabı bilmekten korkarak, düşünemeyecek noktada olmaktır. daha küçük zaman dilimleri daha büyüklerine, günler aylara, aylar yıllara bağlanırken, ilk defa konuştuğu günü dun zannetmektir sanırım birini ölçüsüzce sevmek. o yakınlığın hiç ortada yok iken birden meydana çıkıverdiğini başına saksı düşmüşçesine bir şaşkınlıkla ve hemen ardından saksının içindeki nadide çiçeği görmenin mutluluğuyla izlemektir. yalnız kalındığında üşüşen ve her türden yokoluşun ağırlığını hissettiren düşünceleri buruşturup, avucunuzun içine sığabilecek kadar küçültüp, bilinmeyen bir şehrin bilinmeyen bir sokağındaki, yine nereye boşaltılacağı bilinmeyen bir çöp kutusuna atıvermektir bu ölçüsüzlük. iki önemli tarih arasındaki inanılmaz varoluşun başlangıcı olanı bilmek ve orada kalmak isteği belirir.
kaygılandığında ateşlenmek, ateşlenip hastalanınca üzüntüden sızlamak, üzüldüğünde parçalanmak.kişi ne durumda olursa olsun, adı gibi sihirli olan kendisinden saçtığı ışığı ile meşaleler yakabilmektedir. o meşaleler ki, içinizdeki karanlığa çevirdiğinizde hem kendinizi hem de onu görüyorsunuz demektir.
her baktığımda bi daha bakmak istediğim...ve her defasında acaba nesi bu kadar çekici yapıyo bu adamı dediğim zeka küpü...bu adam kesinlikle siyasete girmeli...Allah'ın yavuz bingöl'ü bile siyaseti düşünüyosa,okan gibi müthiş beyinler bence çok bile geç kaldı..
ahmaklara hempalık yapmayi kendince marifet zanneden ve bu ugurda yillardir televizyon ekraninda boy gosteren bir zevat. niceleri tarafından zeki bulunur, takdir görür. zekasına dair yorumlar çoğunlukla programına katılan saksağan şöhretlerin cümlelerini tersyüz edip papara vermekten öte gitmez. şahsen kendisini tuvalet fırçasına benzetirim.
Çok iyi bir showman.. işini bilerek yapıyor. Biçok kendini showman sanandan kat kat iyi durumda.. Eskiden zaga yapardı gayet güzeldi hoştu.. Şimdi televizyon makinasını yapıyor daha bi güzel gibi.. Bir de haber makinası adlı bir programda saba tümerle iyi işler çıkarmaktadırlar.. Hakkı Devrim'le de pek bi bütünleşmiştir kendisi..
karizmatik olması beni pek ilgilendirmese de gerçekten başarılı ve zeki birisidir kanımca..
türkiye'nin kendine özgü, catık kaşlı ve acık sözlü sanatçısı.
girip cıkmadığı sanat dalı neredeyse yok gibidir.bilinenleri sayarsak fotoğrafcılık, sinema oyunculuğu, paparazzi kovalayıcılığı.
uludağ sözlüğün 8 temmuz zirvesi ile programına katıldığı bölümde, konuğuyla girdiği diyalogta hemşo filminde canlandırdığı karakterin repliği olan "para nedir elin kiri*" cümlesini üzerine basa basa telaffuz etmiş ve bunu söylerken filmdeki karakterin ağzını kullanmış oyuncudur. hafızasının ne kadar kuvvetli, çağrışımlarının ne kadar güçlü olduğu konusunda fikir sahibi olduk*. kendisine buradan selam ederim.
