bugün

Tarihi çarptıran bir diziyi alaya aldığı için piyasadan silindi.

"Keşke yunan galip gelseydi' demeliydi bence.

O zaman diyanet ve hükümet tarafından ziyaret edilirdi.
(bkz: kadir mısıroğlu)
Türk televizyonunun kalitesinin yükselmesinde kritik bir dönemeçti okan bayülgen'in programları.

Çok ciddi olarak söylüyorum, eksikliği fazlasıyla hissediliyor. Kendisinin Bir benzeri olmadığı için kıymeti paha biçilmez bir televizyon yüzü, tiyatro sanatçısı, sanat adamı ve kültür elçisi.
"Seksi tamamen bıraktım ve çok rahatım. Seks tüm kötülüklerin anası... Un da yiyin, şeker de tuz da. Üç beyazdan kaçınmaya gerek yok. Kilo da alın, hiç sorun yok. Yeter ki seks yapmayın. Uzun bir hayat için seksi bırakmak şart" demiş.

http://www.hurriyet.com.t...n-seksi-biraktim-41037897
Antropoza girdiği için kendini kandırıyor işte. Klasik insan psikolojisi.
tipi mipi kaymış amk insanlıktan çıkmış resmen;

görsel
görsel

http://www.milliyet.com.t...k-10500&utm_term=post
teoman la birlikte küçük penisliler kategorisindedir.
evlenince huysuz bir ihtiyara dönüşmüş adam.

nerede eski okan, nerede şimdiki...
Dairesini 15 milyon 500 bin liraya satışa çıkarmış.

https://www.posta.com.tr/...t&utm_campaign=gundem
sanatçı denen ama sanatsız biridir.

tam türkiyeliktir.
sanatçılığı tartışılabilir ama ülkede tv sektörünü en iyi çözmüş kişidir.
kaç zamandır ortalıklarda gözükmeyen zat.
gezi parkındaki manevrasından sonra, gülben ergen in bile dahil olduğu sessiz çığlığa, egosundan ödün vermeyerek dahil olmamış eski televizyon maymunu.
Bu adam bana ne samimi ne de komik geliyor.
Adam gibi adamdır okan bayülgen. Şimdilerde show radyo'da program yapan sanatçı şovmen gösteri adamı dj eleştirmen vs fotoğrafçı cart curt.
Ara vermesi iyi olmuş. Özletmiş kendini. Zira son zamanlarda baymıştı. Can çekişen tv aleminde bir muadili daha olmadığı açık.
yaşlandıkça değişen adam. evlendi diye böyle oldu sanırım.
(bkz: tv100)
kanalın kurtarıcısı olacak gibi.
(bkz: levent lemi)
Ekrem imamoğluyla harika bir program yapmıştır..okan'ı ciddi ciddi özlemişim..Ekrem imamoğluna diyecek söz yok zaten..o ikisinin olduğu yerden kötü birşey çıkması kalitesiz diyalog gerçekleşmesi mümkün değil
dün akşamki yayında sürekli ekrem imamoğlu'nun sözünü kesip, o salonda kendisinden daha fazla sevilen bir insanın varlığına tahammül edemeyen bir control freak.

hatta bir ara "yaşım olarak sizden büyüğüm" falan demeye başladı. oha calm the fuck down.
dünya üzerinde, gevezeliğin yakıştığı tek insan.
tv 100 kanalında tekrar kendi formatında program yapmaya başlamış ve gördük ki formunda.
büyük bir eksiliği kapatacak.
zeka da içeren programları özlemiştik.
kendi formatını falan değil, amerika'daki late night show'ların formatını kopyalamış kişidir.

iki koltuk, bir masa, birer birer gelen konuklar, aralarda çalan bir rock grubu. direk copy-paste işte.

edit: şimdi baktım, masanın üstündeki retro mikrofon bile aynı.
"Geçen hafta seyircimiz yoktu. Gelen şikayetler özellikle "neden canlı yayın yapmıyorsun?" diye şikayetler geliyor. E evet. Biraz böyle oldu. Bundan yirmi küsur sene önce kimse canlı yayın yapmıyordu. Hatta televizyonun doğduğu Amerika Birleşik Devletleri'nde tolk şovun başlangıcı -ki çok çok eski senelere dayanıyor- Önce johnny carson ile başlayan; daha sonra david letterman- jay leno'lar; şimdi de jimmy fallon'larla devam eden tolk şov geleneğinde hafta içi her gece Amerikan Televizyonlarında, Saat yirmi üç itibariyle tolk şovcular çıkar. O televizyon kanalını kapatan kişiler tolk şovculardır. Bir televizyon kanalının "ulusal kanal" olabilmesi için dört ya da beş kişi gerekir. Bir televizyon kanalının, ülkemizdeki televizyon kanalları gibi dört yüz milyon dolara; beş yüz milyon dolara satılabilmesi için diziler gerekmez. Dünyanın çok önemli dizilerini "Lost" gibi dizileri bile yapıyor olsanız... Bütün bu diziler bir sezon; beş sezon ;altı sezon... ama bir gün sona erer. Bir televizyon kanalının kimliğini kazandıranlar; o televizyon kanalının fiyatını artıranlar; değerli hale getirenler insanlardır. ... ve Bunlar aslında o televizyonlarda mütevazı rakamlarla çalışan kişilerdir. Örneğin Amerika Birleşik Devletleri'nde "Good Morning America" vardır. Yıllardır tükenmeyen program. Ülkemizde de muadili programlar vardır.Sabahleyin... Mesela Fox tv'de ismail'in (Küçükkaya) Programı var değil mi? Mesela kadın programları vardır. Amerika'da oprah winfrey vardır. Ülkemizde Seda Sayan'a tekabül eder; bildiğiniz gibi. Ya da Esra Ceyhan'a tekabül eder. Daha sonra... Ana haber bültenleri vardır. Ana haber bültenlerinde enkırmenler (anchorman) çıkarlar. Biz de de çok değerli enkırmenler vardır. Ali Kırca gibi... Fatih Portakal gibi... Uğur Dündar gibi... Ve bir çok değerli enkırmenimiz oldu. Çok önemli enkırmenlerimiz oldu. ...ve en sonunda gece ışıkları söndüren, televizyonu kapatan, kapıları kilitleyen, Televizyonu ertesi sabaha hazırlayanlar da tolk şov programı yapanlardır. Onlar geceleyin çıkarlar ve televizyonu kapatırlar. o televizyon adına konuşurlar. işte bu dört ya da beş kişidir bir televizyona kimliğini kazandıran. Sadece dizi yayınlayan kanallar; ancak dijital platformlarda, televizyon platformlarında, işte bizim ülkemizde olduğu gibi, "dizi max" gibi, Efendim ondan sonra, Netflix gibi kanallar olabilirler. Dolayısıyla sadece dizi yayınlayan bir kanal, önce kendi kanal kimliğini kaybeder.Daha sonra da o kanalın ederi düşer. Yani artık o kanallar, bedava kanallar olurlar ve satılamazlar. Aynen ülkemizde yaşandığı gibi. Aslında belki bir çok girişimci kanalını satmak istiyor. Ama satın aldığı fiyata satamıyor. Demek ki benim on yıldır, on beş yıldır bağıra bağıra her programımda söylediğim şey gerçekleşti. "Bu kadar dizi yaparsanız, sonunda kanalınızı bir gün bedavaya vermek zorunda kalacaksınız." demiştim. Ve şu anda kendi kanalımdan, güzel bir girişim, bağımsız bir sermaye girişimi olan tv 100'den bu nedenle çok mutluyum. Çünkü biz bir dizi kanalı değiliz. Biz bir haber ve layfsıtayıl kanalıyız. Şimdi bütün bunları neden anlattım? Çünkü bu "Canlı program niye yapmıyorsun" diyenlere şunu söylemek istiyorum: Bundan yıllarca önce, Türkiye'nin önemli tolk şovcuları Cem Özer gibi, -burda sevgiyle saygıyla bu büyüklerimizi hatırlamakta yarar var.- Cem özer gibi, Rüstem batum gibi, ilk bu işleri başlatan Aziz Üstel gibi programcılar programlarını kayıt çekerek yapıyorlardı. Amerika birleşik devletlerinde otuz bir sene bant program çeken johnny carson'u düşünün. otuz iki sene ya da otuz üç sene tam hatırlayamıyorum şimdi david letterman'ı düşünün. Jay Leno'Yu düşünün. Yıllar yılı kayıt programlar yaptılar. Amerikalıların "live on tape" diye tabir ettikleri, ülkemizde Reha Muhtar üstadımızın "kasetten canlı" diye yorumladığı bir yöntemdir bu. ...ve ilk canlı yayınları ben başlattım. Ve arkamdan da... Hemen ardımdan da... Beyazıt Öztürk geldi. Sevgili dostum... Ve biz canlı yayınlara alıştırdık seyircimizi. Öyle hale geldi ki bütün seyircilerimiz canlı yayın sever oldular. Ve hatta bant programlarımızın bu yüzden ratingleri düşmüştü. Dolayısıyla ben de aslında bant program çekmekten hiç hoşlanmıyorum. Ben de aslında canlı yayın yapmak istiyorum. Ama televizyon kanalımız tv 100'ün şu anda yapmak istediği demokrat bir kanal oluşturabilmek. Konuklarıyla, programcılarıyla ince bir çizgide yürüyebilmek. Ne iktidardan yana ne muhalefetten yana. gerçekçi, dengeli ve doğru bir kanal olabilmek açısından şu anda bugünkü siyasi konjonktür içerisinde galiba, bant program yapmakta yarar var. Ne kadar bugünlerde çok hoşlanmasak da bir süre için bant programda kalacaz."
https://youtu.be/KIhcu88ocac?t=850