şimdi efendim malumuzdur ki okan bayülgen bu ülkenin yetiştirmiş olduğu en önemli değerlerden bir tanesidir. ancak; her ademoğlu gibi onun da hataları, eksiklikleri, yanlışları vardır. örneğin uzun zamandır disko kralı'nı takip edemiyordum. bu hafta fırsat buldum ve saatlerce tv karşısında zaman öldürdüm. zaman öldürdüm çünkü; okan bayülgen dışında izleyecek, dinleyecek, söylemlerini dikkate alacak kimseyi göremiyordum yapmış olduğu programda. neyse efendim buraya kadar kurmuş olduğum anlamsız ve çapraşık cümlelerden mütevellit kafanızda bir eksiklik paydası canlanmıştır. neymiş o mütemadiyen kendini tekrarlayan ve biz gibilerin canını sıkan, ekrandan soğutan eksiklik? tabii ki programın konukları ve içeriği. bu birincisiydi.
ikincisi ise sevgili okan'ın konukları ile girmiş olduğu gereksiz tartışmalar ve otoritesini kuramaması. orada patron sensin okan. sen ne dersen o... yeşim salkım kim yahu? bizler biliyoruz kimin ne bok olduğunu. orada yapman gereken şey yeşim salkım'ı postalamak olmalıydı ama yapamadın. ''senin de ağzına ayar çekmen lazım'' hakaretini de yuttun. yazık yahu yazık. serdar ortaç gibi bir insanın savunuclarına tahammül eşiğimiz bu kadar mı seviyesizleşti? neyse efendim ikinci eksiklik gereksiz tartışmalar ve otoriteyi sağlayamamak. gelelim diğer detaylara. medya kralı'nda zerrin özer'in her boka gülmesi ve senin ses çıkarmaman ekran başında kafayı yedik resmen. bir insan ancak bu kadar yapmacık ve bu kadar itici bir şekilde gülebilir. bu da üçüncü eksiklik. izleyiciyi soğutan tripleri es geçiyorsun ve müdahale etmiyorsun.
diğeri ise yayına telefonla bağlanan seyircilerle girdiğin gereksiz kelime oyunları ve kinayeli edalar... bunlar da boş şeyler. özellikle bu sabah gerçekten çıldırdım. bu kadar mı muhtaçsın sanki seyirci telefonlarının nidalarına? sonuç olarak okan bayülgen burada değil ve onun hakkında konuşmak ya da yazışmak doğru değil. gün olur yanımızda olur o zaman eleştiririz öyle değil mi? sen çok yaşa yeşim salkım! çok büyük bir zeka örnneği sergiledin(!)