orta derecede bir fransızcası var. olabilir tabii. fransızcada hiç "e" harfini kullanılmadan yazılan ve georges perec'in eseri olan la disparition'u çeviren cemal yardımcı, televizyon makinası'na konuk olmuştu sanırım. bir fransız konuk daha vardı. okan bayülgen, c. yardımcı ile konuşuyor, sorularını yöneltiyordu. zira la disparition'u çeviren c. yardımcı, fransızcadan türkçeye çevirisini yaparken de hiç "e" harfini kullanmadığını, metnin geneline ihanet etmeden bir çevirinin söz konusunu söylüyordu. diğer konuklar da şahit oluyordu.
bir fransız daha vardı o gece. fransız konuksa artık her kimse hatırlayamadım, fransızca bir kaç şey söyledi. okan bayülgen fransızca konuşmaya başladı bununla. yarım yamalak bozuk çeviriler, eksiltili cümleler, gırtlağı tahriş edercesine fransızca kasmalar falan derken konuşma devam etti bir süre. okan bayülgen çevirmen mi amuğğaa koyyim da süper çeviri yapsın diyecek bazıları. hayır değil tabii. ama programına giderek daha fazla yabancı konuk bilhassa fransız alması ve onlarla tercüman olmasına rağmen konuşması, dil üzerine, fransızca üzerine sohbet etmesi de gözlerden kaçmıyor değil. niye o zaman o tercümanlar direk gibi bekletiyor? veya okan, neden farklı bir pozisyonuna sokuyor onları? kimseyi iplemeden fransızca konuşmaya devam etmesi niye? "Un homme averti en vaut deux" mottosunu taşıyor sanırım kendisi.
galatasaray lisesinden mezun bir adamın konuşabileceği budur.aksanlara pek dikkat etmese de gırtlağa kolay bi şekilde inebiliyor.çok fazla konuşmayı sevmiyor ama, lisedeyken bıktırmışlar belli.