''asik oldum arkadas oldu,
askimi anlatim ona, o ask onun oldugunu bilmiyordu.
Oda bana kendi askini anlati, o hikayede ben yoktum''
bu samimi, hüzünlü sözcüklerin sahibi.
hikayelerimizi biz mi yazıyoruz? yoksa kaçınılmaz hikayelere mi doğuyoruz, çok zor soru. ancak bilirim ki, her ademoğluhavvakızı hikayesini arıyor çığlık çığlığa. ve hikayeleri de onları.
çoğu yabancılaşıyor içindeki ateşinden, her aldanıştan sonra. üşüyorlar. beylik cümleler kuruyorlar 'zalim' hayata sonra, zulmediyorlar. en çok da kendi canlarına.
kimi ise yüzleşiyor içindeki ateşle, yanmak pahasına. 'hamlık' oluyor yanan aslında. sonra yeni 'ben' pişiyor, 'benlik' zannını silerek an'larda. sonrası; yanmak, yanmak, yanmak...
dilerim ateşine yabancı kalmazsın hiç, hikaye arayıcısı.
ve 'o hikayede ben yoktum' derken yanlış söylemişsin be can!
o hikayedesin aslında. tam ortasında.
yanlış bilgi verdiğim yazar kişisi, doğum gününde beni affetmesini istiyorum, ayrıca beyoğluna gelirsen benden sana doğum günü hediyesi bir nargile çalışır.*
uzun suredir goremedigim arkadasimdir. ikimizin memleket hasreti tavan yaptigindan dolayi actik msnde kameralari, oynak da bir sarki actik karsilikli gobek attik valla. bir eglendik hic sormayin, haftaya da kisir yapacagiz msnde.
die ferien olayından sonra, mesajlaşmalarımız sonucunda avusturya da ikamet ettiğini öğrendiğim, her şey gönlünce olsun denilesi 4. nesil yazar kardeşimiz.