ankara da polis evine roketli saldırı, başlığına girdiğim entry kanına dokanmış sanırım nick altıma sıçtı batırdı, sanırım çok kanına dokanmış entrym, sakin ol şampiyon alttarafı düşüncemizi belirttik, sanırım bu yazarımtrak çocukluğunda şiddet görmüş ve akabinde kendi düşüncelerini başka yazarlarda da görmek istiyor. kendisi ''kaldıramayacağım şeyler yapmam'' demiş, bir entry girdim alttarafı kendi düşüncem kaldıramadı gitti.
Ellerinde bir matem havası var. ölümüne susamış gibi aşka. bilseler gülmezlerdi öyle alaycı arkamdan. sönmek üzere olan bir ışığa bakıyorsun kimi zaman. az kaldı der gibi baktım gözlerine "dayan, az kaldı." sevdiğim narin ve naif; ama bir o kadar da hırçın. ellerimi bir türlü bırakamıyor. anlamsız da kimi zaman; lakin bir gülüşü yeter düğümü çözmeye. şimdi desem ki; boşver. "nasıl boşvereyim be adam? senin hiç ruhun alındı mı elinden?" "yok yok, bu kadın iflah olmaz. sanrılarla geçecek sanırım ömrü. gerçek aşkı mı istiyorsun? Peki, sen bilirsin." yolun sonunu kimse göremez. Gördüğünü zanneder. Tahmin eder. Hani bana sormuştun "umut nedir?" diye. Ben de sana "umut, istanbul'a yağan yağmurun her bir damlasının üzerine düşme beklentisidir." demiştim, hatırladın mı? işte şimdi o beklentinin içerisindeyiz. Belki bir gün anlarsın sen de beni; yeşil gözlü mavi baykuşumsun sen benim. Bulunmayanımsın. Çektiğim ve çektirdiğim tüm acılar yok olup gitsin uykunla beraber.
Kimseyi tehdit etmeyen yazar. Bak kırmızı başlıklı kız, küfür ettiğin mesajın hala duruyor. Çok lazımsa, o mesajları da alır koyarım buraya. Lafı doğru organlarınla anlamalısın. Gözlerinle okuyup beyninle idrak etmezsen sonuç seninki gibi oluyor. Git kumda evcilik oyna.
özlediğim, gönül dostu. gitar eğitimi almasına gerek yoktur, pek ala güzel çalar; dinlemesini bilirseniz. şimdi biraz uzaklarda kendisi, ben de öyle. ama bir gün yollarımız yine kesişir ve iki bira üzerine kokoreç yemenin zevkini yine tadarız. kadıköy-tuzla arasında 130a(yanlış hatırlamıyorsam) da ettiğimiz sohbetin bile tadı damağımda, hey gidi koca adam...
Kendisinin minik boylu yakın dövüş ustası biri olduğunu duyunca tırstığım, sanki görsem her an dövcek gibi.(jackie chan gibi olabilir) bazen bazen + veririm. Zamanında dünün beğenilen entrylerinden 3.sünü yazmış ona + verdim.
Çok şükür nickaltı coşkun olmayan yazar. Böyle çok da saçma şeyler yazmıyor en azından. Bir kaç tip zamanında bulaşıp siliği yediler işte. Ne güzel lan, kendi hâlimdeyim. Bulaşan da yok.
Veda eden yazar. Vedasını kendisine yakıştıramadığım yazar bir diğer ifadeyle. Bir çok anlamda gitmiştir kendisi, belki de bir çok yerden. Sözlükten gitmiş ne çıkar. Şimdi bu yazıyı yanlış anlayan da çıkar. Düşündüğünüz gibi değil, belki başka yazarları tekrar etmiş olacağım ama kendisi gerçekten iyi bir dinleyiciydi. Öyle boşver kafana takma gibilerinden geçiştirenlerden değildi. Kararlarının teması gitme endeksliydi. Sebepleri vardı aldığı kararlarda besbelli. Her ne kadar hiç bir zaman öğrenemeyecek olsak da. Gidişleri mutlu sonla biter inşallah. Kendisinden bir ricam olacak. olur da bir gün tekrar burayı okuyacak, burada yazacak olursa ve bu yazıyı da okursa okuduğuna dair bir belirti olsun. Yazdıklarım Havada asılı kalsın istemem.
Veda makamından bir sözle noktalıyorum yazdıklarımı. Ne görsem ötesinde hasretini çektiğim diyar, kavuşmak nasıl olmaz madem ki ayrılık var. Temennim yolu açık, hasretini çektiği diyarlar olsun. Ve kavuşsun sevdiklerine ayrılıklar yaşamadan. Sağlıcakla...