ogretmenin olmesi

entry1 galeri0
    2.
  1. lisedesinizdir.. yaşınızın küçük olması nedeniyle etrafınızdaki haylazlar topluluğuna kendinizi kaptırıp, onların olmayan hayallerini kendinize hayal edinirsiniz.. onlar boşlamışlardır geleceği ve inanmıyorlardır hiçbir şeyi başaracaklarına.. sizi de alıştırırlar bu düşünceye.. ünivesite, yeni bir yaşam, kendi ayaklarının üstünde durmak.. bunların hiçbirinin olmaycağına inanırsınız.. ama bir gün, sınıf kapısından kır saçlı, kısa boylu, esmer bir adam girer.. genel türk tarihi derslerini o verecektir.. öyle bir ders anlatışı vardır ki hayran olursunuz.. atalarınızın yaşadığı olayların içinde bulursunuz kendinizi.. tarihi de sevdirir, türklüğü de.. ama dozunda, aşırıya kaçmadan..
    ve bir gün ders çıkışı, göz göze gelirsiniz:

    -sen üniversiteyi kazanacaksın..
    -yok hocam nerede..
    -görürsün bak.. gözlerinden belli..
    -gerçekten mi hocam?
    -gerçekten.. iki sene sonra görüşürüz..

    işte bu iki çift laf, sizi yalan dünyanızdan çıkarır.. iki sene geçer.. üniversiteyi kazandığınızın, yani hayallerinizin şehrine yolculuğa çıkacağınızın belgesini alır almaz o'na koşarsınız.. söylenecek tek şey vardır:

    -teşekkür ederim hocam

    o, öğretmeni olduğu şirinyer lisesi'nin yakınındaki hipodromun koşu yolunda koşar * akşam üstleri.. izmir'e yolunuz düştüğünde, her yaz akşamı o'nu orada bulabilirsiniz.. *
    ama o bir gün, çok sevdiği koşusunu yaparken, birden yere yığılır.. kalp krizidir yüzündeki acının adı..
    ve gider.. size haberi bir hafta sonra gelir.. ne cenazesine katılabilmişsinizdir, ne de memleketi adana'ya yakınsınızdır.. içinizde bir acı, bir burukluk, bir eksiklik hissedersiniz..
    yine söyleyecek tek bir şey vardır:

    -teşekkür ederim necdet hocam * * *
    3 ...
© 2025 uludağ sözlük