insanın baba ocağına hiç olmadığı kadar özlem duymasına sebep olan durum. hele bir de tek olunca hiç çekilmez. üşengeçlik bir taraftan dışarıda yemek yeme isteği, cüzdandaki para hesabı,mutfaktaki pis bulaşıklar,evdeki malzemeler... hepsi ölüm anı hayatın film gibi gözlerinizin önünden geçmesi gibi zihninizden geçer.
öğrenci evinde yaşanılabilecek en doğal şeydir. akabinde boş buzdolabıyla biraz haşır neşir olunur, devamında da evdeki diğer aç bünyeler aç beyinleriyle bir karar verir, birşeyler yaparlar. artık bu ya bir domatesi yarmak, ya bir karpuzu yarmak ya da maddi duruma göre yemeksepeti'ne sarılmak olabilir.
şaşırılmayacak durumdur. dün akşam evlerinde kalmak zorunda kaldığım arkadaşımın dolabını açtığımda bir kutu sütten başka bir şey yoktu. fare girse mutfağa, "günahım neydi allahım?" der, hatta avantadan bir parça da peynir bırakır sevabına.
uc ila bes gun icinde evde kalan ogrencilere ve yakin cevrelerine harclik geleceginin gostergesidir.
zira ogrenci milleti parasini su sekilde harcar;
ilk harclik geldiginde * herkes disarda yer ya da eve disardan yemek soylenir.
harcligin bitmesine yakin evde yemek yapilir.
suyunu cekmek uzereyken en cok peynir, ekmek ve vazgecilmez lord ogrenci yemegi makarna yenir.
iste bu asamadan sonrasi kimsede para yok, borc alabilecek biri de yok, illa bir ac kalinir...hostur. yasanmalidir..
illa bir kac gun icerisinde acisi cikacaktir.