eski bir türk filminde ediz hun'un kaçırılan fırlama oğlunu bulmak için gazeteye vermek istediği ilan. telefonda bir gazetenin doğrudan -nedense- yazı işleri müdürünü bağlattırır ve bu repliği söyler. daha sonraki yıllarda bu replik ve öncesi ve sonrasındaki replikler kaydedilip bir telefon şakasında kullanılmıştır.
(not: film siyah beyaz ve çok eskidir, yüz bin lira o zamanlar sağlam paradır.)
+ alo.
- alo, oğlun elimizde...
+ siz kimsiniz?
- bana sen diyebilirsin.korkutucu olsun diye çoğul kullandım.yoksa tek kişiyim yani.
+ sen kimsin?
- bir dost.
+ insan dostuna böyle kalleşlik yapar mı lan!
- oğlunu bulana 100 bin lira verecekmişsin.
+ ee...
- oğlunu buldum.paramı ver.
+ tamam getir.
- nasıl ya?
+ buldun ama getireceksin.sende kalmayacak oğlum.
- aa...bende kalmayacak mı yani?ama pek şirin bişey kerata.eve al besle, o derece.
+ dıt dıt dıt...
bir bakıma oğlunun bulunup getirilmesini istemeyen, ortalıktan kaybolduğuna sevinen -ki nasıl bu modelde bi ebeveyn olur orası muamma- ebeveyn kişisinin sözüdür.
telefon şakasında kullanımı esnasında şakaya maruz kalan amcanın en sonunda gaza gelip "ulan sen benim oğlumu bul ben sana yüz bin lira vereyim" diyerek işi gırgıra vurduğu eski bir türk filmi repliği.