freud'un bu teorisine karşı ortaya atılan bir diğer teori de aslında oedipus kompleksinin erişkinler tarafından çocuklara yansıtılmış bir durum olmasıdır. buna göre, çocuk dünyaya geldikten sonra annenin ilgisi tamamen çocuğa yonelir.bunu farkeden baba ise, eşini kendi ellerinden alan çocuğuna düşman olur, onu ortadan kaldırmak ister.ama insanoğlu hiç bir zaman bir babanın çocuğunu öldürmek isteyeceğini, çocuğuna düşman olabileceğini kabul edemeyeceğinden bütün bunları çocuğun babasına karşı duyduğu nefret ve düşmanlık olarak yansıtır.
mitos'un Freud'un yorumladığı biçime karşı çıkan psikanalistler de vardır. bunlardan en bilineni Erich Fromm'dur. Odipius'un Iokaste'den hoşlandığının yazmadığı ve ona aşık bile olmadığını belirtmiştir. Ioakaste ile evlilik yapmasının sebebi tahtın ona verilmesidir. Fromm ensestin gerçekleşmesi için anne ile oğul arasında bir cinsel arzunun söz konusu olması gerektiğini düşünmektedir.
Fromm'un yorumu ise; bu mitosun anlamının "ataerkil baba otoritesine karşı yapılan isyanın sembolü" olmasıdır. bu minvalde babaya karşı zaferi vurgular. bu çeşit bir yoruma ulaşabilmek için Sophokles'in tragedya üçlemesine bir bütün olarak bakılması gerekmektedir. Antigone'de bu mitosun devamı olduğundan "baba otoritesine başkaldırı" şeklinde yorumlanmaktadır. Haimon ile Kreon arasındaki mesele-ki Kreon'un Antigone'ye karşı olan davranışlarına dayanmaktadır. bu mitosta Haimon abasını öldürmeye çalışmakta fakat başarılı olamayıp intihar etmektedir.
Fromm Odipius'un babasını öldürmesi meselesini de bu baba-oğul arasındaki çatışmaya bağlamaktadır. ama Freud'a yaptığı eleştiriye benzer eleştiri burada kendisine yapılabilir. Odipius ile tanımadığı babası Laios arasında bir kin var mıydı? bu da sorulabilecek bir soru.
Odipius Kolonos'ta isimli eserde de Odipius'un çocukları ile büyük bir sorunu vardır ve tüm kinini onlara kusmuştur; özetle Fromm'a göre üç mitostaki temel çatışma şöyledir;
Odipius-Laios
Kreon-Haimon[Kreon sert ve otoriter; Haimon ise otoriteye başkaldıran kişi]
Odipius-Eteokles ve Polineikes
Anaerkil ilkeyi temsil edenler;
Odipius
Haimon
Antigone
Bununla birlikte temelde anaerkil ve ataerkil düzen çatışması olarak da üç mit Erich Fromm tarafından örnek gösterilir;
Antigone mitosundaki temel nokta; Antigone'nin insana değer vermesi[bu onu anaerkil yapar], Kreon'un ise devlet, kanunlar ve "itaat"tir; yani ataerkil düzenin bir temsilcisidir.
evrimi kanitlar niteliktedir. Ben ilk cinsel fantaziyi annemin annesi uzerine kurmustum. Iri gogusleri ve cok babacan gorunen vajinasi sanirim beni kendine cekti. Sonradan inceledigim akademik makaleler cercevesinde olayi inceledigimde anne annenin anac tavirlarinin, bireyin annesi olarak gordugu biyolojik canliyi yanlis tekerrur etmesiyle sonuclanabilecegi uzerineydi. Sevgilim ile yillar sonra bile birlikte olurken gozumu kapattigimda nenecigimin dev goguslerini goruyorum.
Not : Arel Universitesi Psikanaliz ve psikoetmenler bolumunde ogrenciyim.
Not : Sevgilim de buyuk gogusludur. ( Arada baglanti kuracak kimseler icin belirttim. )
Bazı tarihçilere göre freud'un babasının ölümünden sonra onu bir nevi "aklamak" için ortaya attığı teoridir.
Hatta erkek kardeşinden yola çıkarak üzerinde çalıştığı histerik, nevrozlar için "tecavüzcü babaları" suçlamasını da yine kendi babasının yüzden geri çektiği soyleniliyor.
Başka bir rivayete göre de bu suçlamayı geri çekmesinde aynı haltları yiyen yakın arkadaşı fliess'in de büyük payı var... (fliess freud'un sık sık mektuplaştıgı bir arkadaşıdır)
Eh insan ister istemez ne çok ensest vakası varmış o zamanlar! Diye şaşırıyor.
kesinlikle doğru bir teoridir.
erkeklere sorun nasıl bir eş isterler diye, somutlaştıramazlar ama tek bir cevap onlara ''heh işte bu!'' dedirtebilir. ''annem gibi biri'' cevabı. tabi herkes böyle düşünmeyebilir.
olay sadece cinsel yalıtılmışlık hissi değildir. cinsel olmanın da ötesinde nöropsikiyatrik bir bozukluk da değildir. ama nöropsikiyatriden bağımsız da değildir.
eğer bir çocuk dayak yediği halde yine annesine koşuyorsa; yani arada bir bağıntı varsa, bu bağıntıyı birden fazla forma sokarak kullanıyor olamaz mı? cinsellik, sahip olma duygusu; kıskançlık ve bunun getirdiği saldırganlık ve benzeri durumların tamamı bir yerden köken almalı. bir yerde tanımalı bunları. tabi bu da ilk karşı cins olan anne de gerçekleşir doğal olarak.
ilk cinsel bastırmadır ve dönemine göre ilerleyen zamanlarda büyük çaplı sorunlar doğurabilir. cinsel bastırmalar ya sardırganlığa ya da suskunluğa dönüşüyor ilerleyen yaşlarda ve cinsellikten başlı başına soğumaya kadar da varabilir. velhasıl freud baba böyle bir yoldan gidiyor nevrozlara.
2-5 yaş arası çocuğun cinselliği bilmediğinden annesine veya babasına cinsel dürtü duymasının mümkün olmadığını düşündüğüm psikolojik olay.Bu yüzden doğru olmadığını düşündüğüm freud komplexi.
Edit:kız cocuğun duyduğu oedipus değil diyen olmuş hayır ikisini de kapsar bu komplex.inanmayan wikipedi amcaya sorabilir.
Durumu inkâr eden kişilere ise Freud " sen bu durumdan çok utandın, bu yüzden bunu baskıladın. Ve bunu hatırlamak istemediğin için hatırlamıyorsun" demektedir.
ilk duyduğumda çok şaşırdığım ancak ardından mantıklı gelen bir teori bu. Doğrulanamaz da yanlışlanamaz da.
Freud denen sapık nöropsikiyatristin türlü fanteziye türlü alangirli duruma ve eksantrik kişiliğe doyacağanız yunan mitolojisine olan hayranlığına dayanarak öne attığı sanrıdan ileri gidemeyecek saçmalık.
Psycho 1960 filminde Norman Bates'in çıkamadığı kompleks denilebilir diye düşünüyorum. Annesi ölmesine rağmen annesi kıyafetlerine girip kendi annesiymiş gibi davranıyordu hep.
Oedipus Kompleksi ilginç bir şekilde hayvanlarda da görülebilir (Bazılarında)
Oedipus ve Elektra kompleksi karmaşık ve kompleks beyinlerin getirdiği bir yan etki denilebilir.
sendroma adını veren sophokles'in (bkz: kral oedipus) adlı tragedyasıdır. erkek çocuklarının anneye aşırı düşkün olma durumudur. bu sendroma isminin neden verildiğini kitabı okuduğunuzda daha iyi anlayacaksınız. ayrıca kırmızı saçlı kadında da bu sendromdan bahsediyor.
psikanalitik kurama göre çocuk; karşıcins ebeveyne karşı önemli derecede sahiplenme ve ilgi gösterir. kendi cinsindeki ebeveyne karşı ise yoğun bir kıskançlık besler ve onu dışlama yoluna başvurur.
karşıcinse sevgi gösterirken kendi cinsindeki ebeveynine karşı bir düşmanlık besler.
Bahsi açıldığında ilk akla gelenin sigmund freud olması, psikanalizin önemli bir sacayağı olmasından ve freud’un isim babası olmasından kaynaklansa da, freud’dan önce denis diderot da bu konuya değinmiştir.