PISA olarak kısaltılan Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı (ingilizce: Programme for International Student Assessment) adında Ekonomik Kalkınma ve işbirliği Örgütü (OECD) tarafından 1997'de geliştirilen sınav uluslararası çapta üç yılda bir 15 yaşındaki öğrencilerin başarısını sınamaktadır.
PISA çalışmasının amacı eğitim yöntemlerinde standartlaştırmayı ve gelişmeyi arttırmakla birlikte dünyada okul çocuklarının başarısını karşılaştırmak ve test etmektir.
2009 yılında yapılan PISA analizinde ise sonuçlar;
Matematik Alanında 43
Fen Alanında 42.
Okuma Alanında 41. sırada tamamladı.
2012 yılında yapılan PISA analizine göre Türkiye;
Matematik Alanında 44.↓448pn (Oecd Ort.494pn)
Fen Alanında 43.↓ 463pn (OECD Ort:501pn)
Okuma Alanında 42. sırada tamamladı.↓ 475pn (OECD Ort.496pn)
Ayrıca 2003 ve 2006 testlerinde de ülkemiz toplam 30 OECD ülkesi içerisinde 28. sırada yerini bulmuştu.
Bu veriler 1.5 ay önce geldi. Ve ilgili bakanımızın açıklamasına göre eğitimde ciddi ilerlemeler kaydedildiğinden bahsetti. Ortalama olarak 2009 yılında 42. liği kaptırıp, içinde Endonezya ve Peru gibi ülkelerin de olduğu 44. olan bir Türkiye, Fen alanında iyi-kötü 65 ülkenin arasında 2009 yılındaki 42.liğini kaybedip 43. sıraya düşen bir Türkiye, yine okuma alanında 2009 yılında 41. liği kaptırmış, 42. sıraya düşmüş bir Türkiye. Acaba sayıların bizden gizlediği birşey mi vardı da biz göremiyorduk? Yoksa biz salak mıydık?
Eğitim konusunda ben bir öğrenci olarak ilk okuldan üniversitesine kadar öğrencileri sorgulamaya teşvik eden, analitik düşünme odaklı, bilinçli eğitimin önünü açan, problem çözme odaklı herhangi bir gelişme göremiyorum. Tabiki oniki sene öncesi gibi değil fakat, dünyanın oniki senede kat ettiği yoldan daha küçük olduğunu vurgulamak isterim. Ne 2023 planlarına ne 2050 planlarına eğitim sistemi düzeltilmeden hiçbir ilerleme kaydedilemeyeceğinin kanaatindeyim. En çok çalışmamız gereken nokta eğitimdir.
Gazi Mustafa Kemal’in de belirttiği gibi :“Hiçbir tutarlı kanıta dayanmayan birtakım geleneklerin, inanışların korunmasında ısrar eden milletlerin ilerlemesi çok güç olur; belki de hiç olmaz. ilerlemede geleneklerin kayıt ve şartlarını aşamayan milletler, hayatı, akla ve gerçeklere uygun olarak göremez. Hayat felsefesini geniş bir açıdan gören milletlerin egemenliği ve boyunduruğu altına girmeye mahkumdur.“