bir kere olmuşsun zaten başarılı, güzel bir üniversitede okuyorsun, akıllısın işte, ne diye sınava giriyorsun tekrar???
şimdi sen birinci oldun, belki daha alt sıralarda bulunan sıradan bir adayın kısmetini engelleyeceksin, adam diyelim ki 121.454 üncü oldu ve x üniversitesinin y bölümünü tercih etti, onun üstündeki 121.453 üncü aday da x üniversitesinin y bölümünü tercih edecek, bilgisayar 121.453 üncü adayı kabul eder, 121.454 üncü adayı kabul etmez, 121.454 aday açıkta kalırsa, 121.454 üncü aday 1 inci olan sana artık bir yerlerine yakman için kına gönderir evine.
görgüsüzlüktür başka bir şey değildir. 10-15 sene sonra iş hayatına atılsın aynı görgüsüzlüğü özel sektörde de yapsın, bakın bakalım o birinciliği kalıyor mu, o şirkette çalışan temizlik işçisi kadar değeri kalmaz...
öss konularının günlük hayatta hiçbir işe yaramamasından dolayı madem öğrendim değerlendireyim mantığıyla bilginin paraya çevrilmesidir.birinci olan kişi zaten tercih yapmayacagından dolayı 121.454. kişi ile 121.453. kişinin yerleşme ihtimalini değiştirmeyeceği de bir gerçektir.
* ebeveynin vaadettiği ödüllere inanan gencin "skerim okumayı, hem okuyupta nolcam işsizlik diz boyu.. ben ödülüm için çalışırım." zihniyetinde sınava girmesidir.
sınavdan önce hep birşeyler vaadeder bu ebeveynler. sınavı kazanırsan onu alıcam, bunu alıcam. odtü'ye gir en güzel bayan hocasıyla evlendiricem gibisinden.
zavallı gençlerimiz de inanırlar bu vaadlere.. aslında birer gaza getirmedir, fişekleyicidir, şerefsizliktir bunlar. sınav sonrası anlayacaklardır nasıl olsa.
aynı zamanda ödül için öss ye giren bu gencimiz öss yi kazandığında da her öğrencisine laptop veren o üniversitelerden birine gidecektir. gözünü ödül bürümüştür. *
dershanelerin hiç bir boka yaramadığının, işin yine öğrencide bittiğinin kanıtıdır. yiyosa önceki yıl sıralamada sonlarda yeralan birini dereceye soksunlar da görelim.