odtunun bitirilemeyen, bitirelemeyecek olan gelenegidir. o yaziyi silebilirler peki ya zihinlerden ve gonullerden devrimi nasil silecekler sorusunu aklima getirir uzun zamandir.
devrimin , zihinlere kazındığını, ama toplumsal koşullar nedeni ile gücü zayıflasa bile silüetinin bile hala var olduğunu ve bu haliyle bile varlığından korulduğu için egemenlerin yok etmeyi her fırsatı denediği ama başarmadıklarını gösteren yazı.
F tipi cezaevleri, insaları devrimden kaçırmak için yapıldığı halde, onlarca insanı bunun için katledikleri halde, hala devrim fikri neden vardır acep.
"Cellat uyandı yatagından bir gece
Tanrım, dedi:$Bu ne zor bilmece;
Öldükçe çoğalıyor adamlar,
Bense tükenmekteyim öldürdükçe" *
çok anlamlı, yıllara ve kapitalistlere direnen sanat harikasıdır. bazen görmek zordur, bazen pırıl pırıl parlar. bu durum bakıldığı yere ve saate bağlıdır.
muhakkak bir gün türkiye de uygulanacak olan su götürmez gerçektir.özel mülkiyet kavramı sonlandırılır, türkiye patronlara, ağalara, allah eks/ kitap eninde gemicik triosuna dar edilir. elbette ki idamlar olur, çünkü che'nin söylediği gibi sosyalizm ölümüne kavgadır. türkiye halkının gerçeklere olan açlığını giderilir, söz, yetki, karar halkın olur. bunu ütopya olarak gören zavallılar da zoru görünce kuyruklarını bacak aralarına sıkıştırıp ya bu ülkeyi terkeder, ya da senden benden daha sosyalist olurlar.
tübitak ın evrim içerikli yazılara yaptığı sansür neticisnde odtülü öğrenci ve öğretim görevlilerince, tübitakı protesto amaçlı devrim yazsının d harfi, üzerinde durularak evrim yapılan hoş yazı.
68 yılında hüseyin inan, taylan özgür, arparslan özdoğan ve mustafa yalçıner'in sabaha kadar uğraşarak yazdıkları yazı.
yazılan yazı talaş ve zift le yakılmıştır.yazının çıkmamasının nedeni budur.
bir odtülü olarak her gün okula giderken görüyorum, bu yazının niçin yazıldığını düşünüyorum, hikayesini, bir üniversitede bu tarz fikir akımlarının nasıl doğduğunu...
Odtü'den şehit cenazeleri sonrası yaşanan, hükümet'ten birinin ziyareti sonrası yaşanan olaylarla bağlantısını düşünüyorum bu yazının, içim kararıyor valla.
bir naneye yaramayan yazıdır.
bir naneye de yaramadıktan sonra boğaz köprüsü'ne yazsan ne önemi var ? rivayete göre yazı yazılmış 40 yıl önce; türkiye'deki sol hareketlerse 40 yıl öncekinden çook daha kötü durumda.
o yazının bedeli kanla ve canla ödenmiştir. özgürlüğün değerli bir sembolüdür. nice gençler asıldı o kelime özgürce haykırılabilsin, hakkını arayan karakol köşelerinde işkencede bulmasın kendini diye!